Tam Gülse
Birsel’den Binali Yıldırım’ın
“uzlaşmacı mizacına” dair bir güzelleme okumuş, Hürriyet yazarının
“Bize böyle insan lazım. Uzlaşan, çözüm üreten, güler yüzlü,
kibar…” tespitleriyle havaya girmişken; Ahmet
Hakan’ın Yıldırım söyleşisiyle karşılaştık.
Meğerse Gülse Birsel boşa konuşmamış.
Başbakan’ın sahiden postmodern denebilecek bir uzlaşmacılık
anlayışı var. Gerçi bu defa mesele bir Ege kentinde, Başbakan ve
heyeti için özel olarak kapatılan bir deniz mahsulleri
restoranında, inançlar gerekçesiyle tercih edilmeyen deniz ürünleri
yerine “menemen” ısmarlamaya benzemiyor.
Konu daha karmaşık.
Ama belli ki Yıldırım’ın kafası böyle çalışıyor. İstenmeyen deniz
mahsulleri yerine nasıl “O halde menemen yap!” orta yolunu
buluyorsa, Başbakan muhafazakâr kesime de şimdi “tekme” yerine
“mırıldanma” yöntemini hatırlatıyor.
Çıtayı böylece tek hamlede “tekme”den, “mırıldanma”ya indiriyor
Başbakan.
Bundan iyisi Şam’da kayısı.
Kadınlar böylece sokakta şort dayağından kurtulacak. Ama ense
köklerinde “Tuuu!Utanmıyor musun? Rezil. Bu şekilde
nasıl çıktın?” diye mırıldanan insanlara muhatap
olacaklar.
O kadar olur… Gülü seven dikenine katlanır misali. Buna da razı
olacaklar. Serde Binali Yıldırım uzlaşmacılığı var.
Bisikleti yasaklayan kafa
Yıldırım’ın Ahmet Hakan söyleşisinde bir de “yaşam tarzıyla” ilgili
sözleri var.
“Türkiye’de yaşam tarzıyla igili kaygılar, sıralama yapsanız
15. sırada gelir. Türkiyegerçekliğiyle alakası yok. CHP’nin
yegâne sermayesiydi bu ama bitti. İnsanların
önceliği terör, ekonomi, işsizlik, gelir dağılımı sorunu”
diyor Başbakan.
“Çözüm üreten, güler yüzlü, kibar” Yıldırım, üç cümle içinde
Türkiye’de yaşam tarzlarıyla ilgili kaygıları olan herkesi yok
saydığı gibi ana muhalefet partisini de bir kalemde
harcamış.
Uzlaşmacılıkta level atlayıp, zirve yapmış.
Bizler “şort saldırısının” bu şok…şok… şok sonuçlarını tartışırken,
komşu İran’da mollalar kadınlara bisikleti yasakladı. Bisiklete
binen kadınlar “erkeklerin dikkatiniçekiyor, toplumda ahlaki
yozluk ve hayâsızlık” yaratıyormuş. Yobazlığın nerede duracağı
hiç belli olmuyor.
Türkiye’de şort “mırıldanma kriteri” sayılırken, İranlı gericiler
de “bisikletli kadından” tahrik oluyor.
“Tahrik” skalası kadını kamu alanından tümden silip eve kapatmaya
dek varıyor. Dini lider Hamaney nitekim
yeni bir “kadının yeri evidir” fetvası vermiş. Sünniler,
Şiiler çoğu defa her mevzuda kapışıyor. Ama “kadın”ı görünmez
kılmakta hemfikirler!