‘Covfefe’ düzenine
hoş geldiniz... Dünyayı “Twitter”ından yöneten
Trump’ın son mesajlardan biri kimsenin çözemediği
böyle kendinden menkul bir kelime içeriyordu...
Hani bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı
çıkaramamış var ya. O hesap.
ABD Başkanı’nın Paris İklim Antlaşması’nı veto
eden son adımı tam böyle delinin kuyuya attığı taşa
benziyor.
İçerde, eski Exxon Şefi Dışişleri Bakanı
Rex Tillerson’dan “first
daughter/başkerime” Ivanka’ya kadar
hatırlı tüm kişilerin telkinlerine; dışta Papa’sından
Macron’una, Merkel’ine dek
birbirinden etkili liderlerin “yahu etme, yapma”
ısrarlarına rağmen kuyuya atılan taşa mani olunamadı...
Trump bildiğini yaptı. ABD’deki radikal
“iklim değişikliği tezi” karşıtlarının aklına uyarak 190’ı
aşkın ulusun altında imzası bulunan Paris Antlaşması’ndan geri
çekileceğini ilan etti.
Küresel ısınmayı düşürmek ve bu doğrultuda
gereken sanayi dönüşümünü sağlamak amacıyla yapılan antlaşmadan
çark ederek dünyanın nefretini kazanan Trump, küresel çapta müthiş
bir öfke, isyan ve düş kırıklığı yarattı.
‘Pax Americana’nın
sonu
Bir “bardağı taşıran son damla” olarak
görülen ABD Başkanı’nın bu vurdumduymaz “Ben ve biz, bir yana,
dünya bir yana” tavrı; süper güç ABD liderliğindeki
küresel düzenin adı olan “Pax Americana”nın sounu
getirdi.
ABD-Avrupa arasındaki yaşamsal kader birliğinin
başlangıcını simgeleyen 5 Haziran 1947 tarihli “Marshall
Planı”nın 70. yılına girerken tam, Atlantik’in iki yakası
bölündü.
“Amerika Her Şeyin Üstünde/America
First” sloganıyla Beyaz Saray’a çıkan Trump’ın mayıs
sonundaki Avrupa turnesi gerçekte köprülerin atılmasındaki bir ilk
adımdı.