Sıla’nın konserleri iptal.
İstanbul, Bursa, Kayseri, Ankara…
Türkiye’nin dört bir yanından, popüler sanatçı için konser
iptalleri yağıyor.
Sebep, göz önündeki isim olan sanatçının “Yenikapı’da demokrasi
nöbeti”ne katılmaması, dahası “meydan okuma” olarak algılanan
kararını, “Darbeye karşıyım ama böyle bir şovun içinde
bulunmayı tercih etmiyorum” netliğiyle ifade etmesi.
Bu sözler bir “rejim sorunu” haline geldi.
Görüşlerini açıklamasına fırsat dahi verilmeyen sanatçı sosyal
medyada hedef gösterildi ve linç edildi. Yetmedi. “Sürüden ayrılan
kuzuyu kurt kapar” düsturuyla bir ibret vakasına
dönüştürülüyor.
Sanatçılar ve ünlüler Sıla üzerinden gereken dersi
çıkarmışlardır.
Yeni dönemin “demokrasi nöbeti” böyle. Nüans, itiraz ve yorum
istemiyor.
Aynı meyanda “yapımcı şirketler”de aralarında bundan böyle “mitinge
en çok ünlüyükim getirdi” kavgası yapıyorlar. DMC ve Avrupa Müzik
örneğin günler öncesinde, marşlar eşliğinde teknelerle miting
alanına getirmeyi vaat ettiği sanatçılara, moda olduğu üzere
gazetelerde tam sayfa ilanla teşekkür etti.
Bir yanda mitinge gitmeyi yeğlemeyen sanatçılar silinirken, diğer
yanda “toplu katılımla” “nöbet”te yer alan sanatçılar, teşekkür
ilanlarıyla öne çıkarılıyor…
Sanat ve sanatçının ötesinde bireyin hepten üstünün çizildiği bir
evreye giriyoruz. Bireysel tercih ve haklar bundan böyle yok
hükmünde.
“İdam” başta olmak üzere milletin her isteği (yarın misal “vergi
istemeyiz” derlerse ne olacak?) baştacı edilirken, aykırı kaçan
bireye yaşam hakkı tanınmıyor.
Egemen demokrasi
Demokrasinin bu tipine Erdoğan’ın ayağının
tozuyla döndüğü Rusya’da “egemen
demokrasi” diyorlar.
Putin’in on yıl önce öne sürdüğü “egemen demokrasi” kavramı
uyarınca yalnız lider ve lideri yücelten kitlenin esamisi okunuyor.
“Yönetilebilir demokrasi” şeklinde de tanımlanan bu rejim
altında çatlak sese tolerans gösterilmiyor ve tam gaz propaganda
çarkıyla bireylerin siyaset üzerindeki her etkisinin önü
kesiliyor.
“Sıla vakası” bu “egemen/yönetilebilir demokrasi” şablonuna tam
işte şimdi cuk oturan bir örnek.