Bu yeni “tencere dibin kara, seninki benden kara” diplomasisinin
amacı ne? Dikkatleri konunun sıklet merkezinden uzaklaştırıp,
sen-ben kavgasıyla gürültüye boğmak mı?
Amaç buysa buna “çamura yatmak” da denebilir...
Son bir aydır her hafta bir başka Avrupa ülkesi ile kriz
yaşıyoruz.
Seri diplomatik krizlerin cümlesi de iç politikadan dış politikaya
sıçrayan “tencere dibin kara, seninki benden kara” açılımından
kaynaklanıyor.
İçte ana muhalefet ve iktidarın bu üslupla birbirine muhatap
olmasına alışığız.
Aynı irtifa kaybı şimdi “bir dünya devleti” olma iddiasını taşıyan
Ankara’da dış politikaya taşınıyor.
Dış politikada kadın dili
İsveç’in “feminist dış politika” çizgisi ile tanınan deneyimli
dışişleri bakanı, sosyal demokrat Margot Wallström’ün; Türkiye’de
Anayasa Mahkemesi’nin “15 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı
cinsel davranışların istismar sayılmasına” ilişkin hükmü iptal
etmesi üzerine attığı tweet, yeni bir “tencere kara, kapkara”
zirvesi yaşamamıza yol açtı.
İsveç’in kadın konusuna duyarlı dışişleri bakanı, geçmişte BM’nin
“cinsel saldırılara karşı mücadeleden sorumlu özel temsilcisi”
olarak da görev alan bir kişi.
Bu nedenle kadın meselelerinde geniş uluslararası müktesebatı,
bakışı ve birikimi var.
Anayasa Mahkemesi’nin, 15 yaşından küçük kızlara taciz ve Türk
diyasporası yoluyla Türkiye’deki “çocuk gelin”lerin Avrupa’ya
ihracına yeşil ışık yakan bu “maddesinin iptaline”, özel ilgi
göstermesi bu yüzden.
İsveçli bakan, Ankara’dan kendisine yöneltilen ağır eleştirilere
pabuç bırakmıyor.
“Yanlış bilgilendirilmişsiniz”/“yalan söylüyorsunuz” ithamlarına
karşın bilakis ne yaptığını çok iyi bildiğini ihsas ediyor ve
“Sözlerimin arkasındayım!” diyor: “Yanlış bilgilendirilmiş filan
değilim. (Konuyu) tümüyle doğrudan yorumladım ki, Anayasa Mahkemesi
kararından (yani ‘15 yaş’ sınırı iptalinden) sonra (bir yeni)
düzenleme yapılmaması tehlikesi olduğu (böylece istismara açık bir
boşluk doğduğu) yorumumda yalnız da değilim. Dünyanın her yerinde
çocukların daha fazla yardım ve desteğe gereksinmeleri var.
Hükümetimiz bunun arkasında duruyor. Tweet’imin arkasında yatan
gerekçe de budur” diye vurguluyor.
Bakan bu sözleriyle, fırtına yaratan “Türklerin 15 yaş altı sekse
izin veren kararı değiştirilmelidir” tweetinden milim
gerilemediğini açıklıyor.
Uygarlık çatışması hattı
Sen misin geri adım atmayan?
Atatürk Havaalanı’nda işte bunun üzerine “Tencere dibin kara”
panoları belirdi.
Meğer İsveç dünyada tecavüz oranı en yüksek ülkeymiş...
Öyleyse de bundan bize ne?
Türkiye’de de.. bizim İsveç’teki Türk diyasporası ile
karşılaştırılabilir bir İsveç topluluğu olsa, “Eyvah aramızda
tecavüzcü İsveçliler mi yaşıyor?” paniği yaşayabiliriz.
Böyle bir durum olmadığına göre, bu son kertede İsveçlilerin
sorunu.
Ama bizim “çocuk gelin” mevzumuz heyhat tüm Avrupa’yı
ilgilendiriyor. Adam buradan koluna “çocuk gelini” taktığı gibi
soluğu Almanya’da, İsveç’te, Avusturya’da alıyor. Bu paradigma, bu
ülkelerle aramızda bir “uygarlık çatışması” duvarı yükseltiyor.
“Kadın erkek eşitliği”, “kadın özgürlükleri”ne ilişkin her mesele
çünkü Edirne’nin beri yanında bizde olduğunun aksine, bir insan
hakları sorunsalı olarak ele alınıyor.