İhsan Eliaçık’ın “IŞİD açılımını” gördünüz mü?
Ankara “IŞİD operasyonu” düğmesine basarken, İhsan Eliaçık’tan nurtopu gibi bir IŞİD açılımı geldi.
“Antikapitalist Müslümanların lideri” Eliaçık, “IŞİD’ın yaptıklarına karşıyım, kendisinedeğil. Cinayet, gasp, sürgün, kölecilik, din polisliği, ibadet zorbalığı” şeklinde bir tweet attı.
“Ne iş?” diyenlere ardından yeni bir tweet’le, “Cinayet…(vs.) olmadan da Irak Şam İslam Devleti olabilir, böyle olmadığınızdan size karşıyım” yanıtı verdi.
Eliaçık özetle yönteme karşı, ideolojiye değil.
Eliaçık bile “IŞİD’le arasına duvar çekmiyor/ çekemiyor”.
“İslamcıların en Gezicisi” bildiğimiz İhsan Eliaçık dahi bunları derse, gerisini hesap edin.
IŞİD’le mücadelenin en çetin yanı bu: Sünni İslamla iç içe geçen bu çok köklü ideolojiyle yüzleşmek.
Bu yapılmadığı/yapılamadığı sürece, askeri çözüm hikâye.
Konuyla ilgili tüm çalışmalar zaten askeri operasyonların -yeni terör olaylarının zeminini hazırlamak tehdidi bir yana- şimdiye değin sınırlı sonuç aldığını gösteriyor.
Geri dönüşün ideolojisi
IŞİD ideolojisi dendiğinde bu durumda ne anlaşılıyor? Ve ideolojiyi kullandığı yöntemlerden ayırmak mümkün müdür?
Yeni okuduğum bir kitap var.
Cezayir asıllı sosyolog Khaled Fouad Allam’ın “Charlie Hebdo” katliamı ardından kaleme aldığı “Yan komşudaki cihatçı: IŞİD evimizde/Il Jihadista della Porta Accanto, L’ISIS a casa nostra” adını taşıyan eser, Sünni İslam toplumlardaki “IŞİD olgusunun” hangi boyutlarda derin ve çetrefil bir mesele olduğunu ele alıyor.
Fouad Allam, Ankara’nın titizlikle IŞİD yerine dolaşıma sokmak istediği “DAEŞ” -Irak Şam İslam Devleti- kavramıyla giriyor olaya.
Eliaçık’ın “barışçı yöntemler belleseler karşı durmayacağı” Irak Şam İslam Devleti- DAEŞ, öncelikle “ulus devleti” yok sayıyor.