Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

Erdoğan’ın meşruiyet krizi

16 Nisan referandumu Erdoğan iktidarının uluslararası meşruiyetine son darbeyi indirdi.  Darbelerin ilki Gezi ile gelmişti.  İkincisi 15 Temmuz’un ardından dumur etkisi yaratan kitlesel işten çıkarmalar...

20 Nisan 2017 | 540 okunma

16 Nisan referandumu Erdoğan iktidarının uluslararası meşruiyetine son darbeyi indirdi. 
Darbelerin ilki Gezi ile gelmişti. 
İkincisi 15 Temmuz’un ardından dumur etkisi yaratan kitlesel işten çıkarmalar, tutuklamalar ve basına tırmandırılan baskılarla yaşandı.
Sonuncusu, OHAL’de gerçekleştirilen “rejim referandumunun”, dünyanın gözleri önünde kayda geçen kirli sonucu oldu. 
“New York Times” bu büyük aşınma sürecini kısaca “Erdoğan’ın meşruiyeti, uluslararası gözlemcilerden gelen seçim usulsüzlükleri iddialarıyla daha da sarsıldı” diyerek ifade ediyor. 
YSK’nin “mühürsüz oy” açıklamasını ve “kıl payı zafer”i izleyen saatlerde dünya liderleri sessizliğe gömüldü. 
“Atı alan Üsküdar’ı geçti” ifadesiyle kendi kendine gelin güvey olan RTE’yi öncelikle yalnız Azerbaycan, Katar, Bahreyn, Gine, Cibuti, Pakistan “tebrik” etti. 
AB, “AGİT raporunu bekliyoruz!” demekle yetindi. 
Merkel ağzının içinde, “Sonuçlar Türk halkının bölündüğünü gösteriyor” babında bir şeyler geveledi. 
Trump’ın telefonu ise bir gün sonra geldi. RTE bunu CNN International’dan heyecanla ilan ederken o da ne? Beyaz Saray’dan soğuk duş gibi bir açıklama ile; “Görüşmenin amacı referandum sonuçları değil, Suriye gibi ortak konuları konuşmaktı. ABD’nin çıkarları için (eli mahkûm?) bazı ülkelerle çalışmakzorundayız” dendi.

Tavşana kaç tazıya tut 
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Kulakları sağır eden bu sessizliklerin, nalına mıhına açıklamaların, gerdan kıran, bel kıvıran bu dansöz hareketlerinin anlamı ne? 
Trump’tan başlayalım... 
Trump’ın asla ve kata “demokrasi” gibi bir davasının olmadığını biliyoruz. Olsaydı Beyaz Saray’da ilk ağırladığı Müslüman liderlerden biri Sisi olmazdı... 
Trump, referandum sonrasında belli ki Ankara’yı, Ortadoğu satrancında Putin’e kaptırmak istemiyor.
Moskova ve Washington arasında Türkiye üzerinde süregiden çekişmenin ne kertede önem taşıdığını, Putin’in de atik tetik biçimde Trump’ı izleyen saatlerde Erdoğan’ı aramasından anlayabiliyoruz. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni Trump döneminin ‘anlatısı’ 17 Kasım 2024 | 92 Okunma Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024 | 63 Okunma ABD’nin ‘karanlık yüreği’ne yolculuk 03 Kasım 2024 | 72 Okunma ABD ‘Heil Donald!’ mı diyecek? 27 Ekim 2024 | 200 Okunma Faşizm nerede başlar? 20 Ekim 2024 | 96 Okunma