MİLANO - “Expo Milano”da, en ruhu olan
pavyonlardan biri İran...
Expo konuklarını kapıda daha “rahiyalar”la karşılıyor.
“Nane”, “lavanta”, “kekik”...
Çift taraflı öbek öbek girişe yerleştirilmiş bu hoş kokulu otlar;
ziyaretçiyi anında bir “atmosfer”in içine alıyor.
İnce, ufak bir “akvaryum patika” üzerinden, yanları açık, oval uzun
bir çadır şeklinde tasarlanan pavyonda yürürken; sağ tarafta dev
ekranda, sürpriz kırmızı “narlar” patlıyor.
“Narın cennetin meyvesi olduğu söylenir!” diyor dev ekran: “İran’da
700’den fazla nar çeşidi vardır. İran halıları uzun yıllar narla
renklendirilmiştir.”
“Küresel sofra” temasını işleyen İran pavyonu, bir sofra örtüsünün
havalandırılan haline yapılan bir gönderme oluyor...
Alt katta, restoran bölümüne indiğinizde, iç içe geçen üç büyük
havuzda akan şırıl şırıl sular ve fondaki yumuşak müzik de sizi
hemen “İran mistisizmine” taşıyor.
İran, “Milano Expo”nun konseptini isabetle yakalayan ülkelerden
biri.
Proje, sadece Expo’nun ana teması olan “Gezegeni beslemek ve yaşam
için enerji” temasına sadık kalmakla kalmamış; aynı zamanda
gelenlere “İran’ı duyumsatmayı” da başarmış ve “kokusu”,
“tınısıyla” birlikte ziyaretçilere “bir tutam İran yaşatma
duygusunu” geçirebilmiş.
Expo BBG gibi
“Milano Expo”nun baş beklentisi aslında bu: Katılımcıların, temsil
ettikleri ülkeleri, Expo’yu gezenlere doğrudan “tecrübe
ettirmeleri”/ “yaşatmaları”...
Bu sade “mutfak/artizanal ürünleri” sergilemek, tattırmakla
olmuyor. Söz konusu ülkeyi “duygu”yla hissettirebilmek
gerekiyor.