Erdoğan Anayasa Mahkemesi’ne Dündar ve Gül kararı için “uymuyorum, saygı duymuyorum” restini çektiğinde, Türkiye’de geçmişte büyükelçilik yapan bir Batılı diplomata kriz hakkındaki değerlendirmesini sormuştum.
Bana Erdoğan’ın AYM’ye aldığı son tavırdan sonra “bir Rubikon nehrinin geçildiğini” ve Cumhurbaşkanı’nın artık “dönüşü olmayan bir yola girdiğini” söylemişti. “Bu sonun başlangıcı ve bildiğimiz Türkiye’nin sonudur” diyerek eklemişti:
“Türkiye son yüzyılda ait olduğu, parçası olduğu evrenden kopuyor!” uyarısı yapmıştı.
Dündar ve Gül davasını Çağlayan’da düzineyle Batı diplomatının izlemeye geldiğini görünce, aklıma deneyimli büyükelçinin söylediği sözler geldi.
Avrupa kançılaryaları üstelik Paskalya rehavetine girmişken; bunca kalabalık bir diplomat misyonunun bir basın davasını izlemek için mahkemeye gelmesi çok açık biçimde standart bir durum değil.
Rejim değişikliğinin resmi
Tabii ya.. diye düşündüm: AYM dönemecinin alındığı sırada konuştuğum büyükelçi muhatabımın seri biçimde dikkat çektiği gibi; diplomatlar, bir Rubikon’un “aşıldığını” not ettikleri için tam da bu salonda olmalılar.
Batı, Türkiye’nin “bir sonun başlangıcında” olduğunu açık ve net görüyor.
Ve farklı bir “rejime kaydığımızı” kaydediyor!
Can Dündar ve Erdem Gül davası; bu kaygı verici “rejim değişikliğinin simgesi” oluyor.