Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

Faşizmin sürgünü

VENTOTENE - Henri Charriere’in “Kelebek” romanını bilirsiniz... Charriere, Fransız Guyanası’nda atıldığı nemli tropik zindanlarda işlemediği bir suçtan çektiği acıları...

04 Eylül 2016 | 186 okunma

VENTOTENE - Henri Charriere’in “Kelebek” romanını bilirsiniz... 
Charriere, Fransız Guyanası’nda atıldığı nemli tropik zindanlarda işlemediği bir suçtan çektiği acıları anlatır.
Ventotene’nin hemen yanındaki ikiz kayalık ada üzerindeki Santo Stefano hapishanesi de Charriere’in Kelebek’te anlattığı kaçması imkânsız zindanları aratmayan bir yer. 
Bu nedenle Mussolini döneminde faşizm sürgünlerinin yaşadığı bu iki adaya Fransız Guyanası’ndan mülhem olarak “İtalya’nın Cayenne”i ya da “Şeytanın adası”deniyor. 
San Stefano Hapishanesi Napoli’nin görkemli San Carlo Tiyatrosu’ndan ilham alınarak yapılmış. Kemerlerle çevrili 3 katlı amfitiyatro şeklindeki zindanların mimarisi etkileyici. Ama sahnelenen buradaki tek oyun trajedi olmuş. Bu o kadar korkunç bir trajedi ki girişinde “Buraya adımını atan sen, her umuttan vazgeç!” yazıyor. 
80’lerde sonra İtalya’nın en sevilen cumhurbaşkanı olan Pertini işte bu hapishanede zulüm çeken tutsakların en ünlüsü. 
Kendisini yargılayan “özel yetkili faşist mahkemeye”; “Kahrolsun faşizm!” dediği için 10 yıllık hükümle bu zindana gönderilen Pertini, Santo Stefano’daki günlerini“Uzaktan yalnız kilise çanları, deniz ve balıkçıların sesi gelirdi” diye anlatıyor: “Tek bir çehre, bir gülümseme yakalayabilmek için hücrede dikiz deliğine yapıştığım olurdu.Ama Santo Stefano’nun büyük mavi bir göze dönüşen ve bana yeniden yaşamgücü veren göğünü görebilirdim sadece.” 
Pertini buradaki çilesinden sonra 1 mil ötedeki Ventotene’ye de bir süre sürgüne gönderilmiş.

Amaç kimliği silmek 
Sürgünden maksat muhalifleri yalıtmak. Onları iş, güç; sevdiklerinden ayırıp yıpratmak. İnsanlık onurlarını yok edip yaralamak. Cesaretlerini kırmak. Küçük düşürerek benliklerini, kimliklerini silmek. 
Ama Pertini örneğinde görüldüğü gibi Mussolini sürgünü istenilenin tam tersini vermiş. “Şeytanın adası”nın rahlesinden geçenler, demokrasiye geçişle İtalya’nın en gözde siyasi sınıfına dönüşmüşler. 
Sürgün şartları hapistekinden farklı. 1.5 kilometrekare yüzölçümüyle Burgaz büyüklüğünde bir yer olan Ventotene’de sürgün mahkûmları, dışarıya penceresi bile olmayan hapis rejimindeki gibi yaşamıyor. Açık havadalar. Adanın belli yerlerinde ikamet edip, belli kısıtlamalarla hareket edebiliyorlar. Hücre yerine yatakhanede kalıyorlar. Farklı “siyasi”lerle oluşturdukları ekiplerle beraber yemek yedikleri aşevleri kuruyorlar. 
Mussolini polisince gölge gibi takip edilmelerine ve katı kurallara -örneğin daktilo kullanamıyorlar, kalabalığa giremiyorlar vs.- uymalarına rağmen; burada sürgün kalan “900 muhalif” sonuçta bir “think tank” gibi çalışmış. Bu volkanik adada tüm enerjilerini “faşizmden sonra ülkeyi nasıl yeniden kurarız”a vermişler...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni Trump döneminin ‘anlatısı’ 17 Kasım 2024 | 92 Okunma Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024 | 63 Okunma ABD’nin ‘karanlık yüreği’ne yolculuk 03 Kasım 2024 | 72 Okunma ABD ‘Heil Donald!’ mı diyecek? 27 Ekim 2024 | 200 Okunma Faşizm nerede başlar? 20 Ekim 2024 | 96 Okunma