Fethullah Gülen örgütünün
eğitim, yargı, polis, istihbarat ve TSK’ye yıllar içinde nasıl olup
da bunca güçlü ve yaygın biçimde sızmış olduğu konuşuluyor 15
Temmuz’dan bu yana.
Ahtapotun kolları gibi sistemin tüm kurumlarına sızan ve rejimi
kuşatan yapının dünyada benzeri var mı, diye soruluyor…
Benim sık karşılaştığım
soru Josemaria Escriva adlı
bir papaz tarafından kurulan Katoliklerin gizemli “Opus Dei” örgütü
ile FETÖ’cu yapı arasındaki benzerlikler…
“Da Vinci Şifresi” romanını okuduysanız “Opus Dei” adını
duymuşsunuzdur. DanBrown’un
çok satan kitabında insanların beynini yıkayarak teslim alan bu
esrarengiz örgütün, Katolik dünyasındaki büyük etkisi
anlatılır.
“Opus Dei” ile ben romanların sayfalarında değil İspanya’da
yaşadığım demokrasiye geçiş yıllarında tanıştım.
İspanya’ya ilk ayak bastığım ’80’li yıllarda, AB ile
ilişkileri Franco döneminin
dondurucusundan çıkaran “Opus Dei”li bir
diplomat Ullastres isimli bir büyükelçi
ile karşılaşmıştım.
Franco kabinelerinde de zamanında yer alan bu becerikli diplomatın,
geçmişte kendisi gibi Franco’ya hizmet etmiş herkesten değişik bir
konumu vardı. Demokrasiye geçişin üzerine çarpı koyduğu sabık
Franco rejimiyle özdeşleşen herkes hızla geçmişe mal olurken,
Ullastres ayakta kalmıştı.
Bunun hikmetini sorduğumda “O başkasına benzemez” yanıtını
almıştım: “Ullastres bir cindir. Ve Opus Dei’lidir!”
“Opus Dei de ne?” dediğimde, bu tarikatın Katolik kilisesinin en
güçlü örgütlerinden biri olduğu anlatılmıştı.
Stratejik iktidar mantığı
Opus Dei’yi, diğer dini tarikatlardan ayıran özellik bu örgütün
ahretten çok dünyevi işlerle iştigal etmesiydi.
İspanya’yı demir yumrukla 40 yıl boyunca yöneten Franco
diktatörlüğünün özellikle son döneminde, ekonomi ve dış politika
alanını bu tarikata bırakmıştı.
“Ticaret bakanlığı” ve ardından Brüksel’de “AB Büyükelçiliği” yapan
Ullastres, diktatörün tarikata işte beyaz çek verdiği bu iki alanda
at koşturuyordu. İki anahtar alanda örgütün güçlü şebekesi ve
varlığı yüzünden, Franco öldükten sonra da ünlü diplomat varlığını
koruyabilmiş ve etkisini sürdürebilmişti.
İspanyollar, Franco’nun bu kadar uzun zaman ayakta kalabilmesini ve
pek çok diktatör gibi kanlı bir suikasta kurban gitmeden 86 yaşında
eceliyle yatağında ölmesini, “Opus Dei” ile yaptığı önemli bir
“centilmen anlaşmasına” bağlıyorlardı.
Devletin zirvesindeki bu zimni mutabakatın kendine özgü stratejik
bir iktidar mantığı vardı.