Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

FETO bir ‘Opus Dei’ taklidi mi?

Fethullah Gülen örgütünün eğitim, yargı, polis, istihbarat ve TSK’ye yıllar içinde nasıl olup da bunca güçlü ve yaygın biçimde sızmış olduğu konuşuluyor 15 Temmuz’dan bu...

28 Temmuz 2016 | 743 okunma

Fethullah Gülen örgütünün eğitim, yargı, polis, istihbarat ve TSK’ye yıllar içinde nasıl olup da bunca güçlü ve yaygın biçimde sızmış olduğu konuşuluyor 15 Temmuz’dan bu yana. 
Ahtapotun kolları gibi sistemin tüm kurumlarına sızan ve rejimi kuşatan yapının dünyada benzeri var mı, diye soruluyor… 
Benim sık karşılaştığım soru Josemaria Escriva adlı bir papaz tarafından kurulan Katoliklerin gizemli “Opus Dei” örgütü ile FETÖ’cu yapı arasındaki benzerlikler… 
“Da Vinci Şifresi” romanını okuduysanız “Opus Dei” adını duymuşsunuzdur. DanBrown’un çok satan kitabında insanların beynini yıkayarak teslim alan bu esrarengiz örgütün, Katolik dünyasındaki büyük etkisi anlatılır. 
“Opus Dei” ile ben romanların sayfalarında değil İspanya’da yaşadığım demokrasiye geçiş yıllarında tanıştım. 
İspanya’ya ilk ayak bastığım ’80’li yıllarda, AB ile ilişkileri Franco döneminin dondurucusundan çıkaran “Opus Dei”li bir diplomat Ullastres isimli bir büyükelçi ile karşılaşmıştım. 
Franco kabinelerinde de zamanında yer alan bu becerikli diplomatın, geçmişte kendisi gibi Franco’ya hizmet etmiş herkesten değişik bir konumu vardı. Demokrasiye geçişin üzerine çarpı koyduğu sabık Franco rejimiyle özdeşleşen herkes hızla geçmişe mal olurken, Ullastres ayakta kalmıştı. 
Bunun hikmetini sorduğumda “O başkasına benzemez” yanıtını almıştım: “Ullastres bir cindir. Ve Opus Dei’lidir!” 
“Opus Dei de ne?” dediğimde, bu tarikatın Katolik kilisesinin en güçlü örgütlerinden biri olduğu anlatılmıştı.

Stratejik iktidar mantığı 
Opus Dei’yi, diğer dini tarikatlardan ayıran özellik bu örgütün ahretten çok dünyevi işlerle iştigal etmesiydi. 
İspanya’yı demir yumrukla 40 yıl boyunca yöneten Franco diktatörlüğünün özellikle son döneminde, ekonomi ve dış politika alanını bu tarikata bırakmıştı. 
“Ticaret bakanlığı” ve ardından Brüksel’de “AB Büyükelçiliği” yapan Ullastres, diktatörün tarikata işte beyaz çek verdiği bu iki alanda at koşturuyordu. İki anahtar alanda örgütün güçlü şebekesi ve varlığı yüzünden, Franco öldükten sonra da ünlü diplomat varlığını koruyabilmiş ve etkisini sürdürebilmişti. 
İspanyollar, Franco’nun bu kadar uzun zaman ayakta kalabilmesini ve pek çok diktatör gibi kanlı bir suikasta kurban gitmeden 86 yaşında eceliyle yatağında ölmesini, “Opus Dei” ile yaptığı önemli bir “centilmen anlaşmasına” bağlıyorlardı. 
Devletin zirvesindeki bu zimni mutabakatın kendine özgü stratejik bir iktidar mantığı vardı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni Trump döneminin ‘anlatısı’ 17 Kasım 2024 | 92 Okunma Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024 | 63 Okunma ABD’nin ‘karanlık yüreği’ne yolculuk 03 Kasım 2024 | 72 Okunma ABD ‘Heil Donald!’ mı diyecek? 27 Ekim 2024 | 200 Okunma Faşizm nerede başlar? 20 Ekim 2024 | 96 Okunma