Evvela bir yabancı diktatörün finansmanıyla seçilmiş ve işbaşına
gelmiş, sonra, seçimini sağlayan “finans kaynağı”nı, kirli
çamaşırlarını ortaya çıkarması korkusuyla yok etmiş…
İki günlük gözaltının ardından, adli denetim koşuluyla serbest
bırakılan Sarkozy skandalı böyle özetlenebilir.
“Yolsuzluk”, “yasadışı finansman” ve “Libya fonlarını alıkoymak”la
itham edilen Sarkozy hakkındaki suçlamalar kanıtlanırsa, eski
Fransa Cumhurbaşkanı on yıla dek varan hapis cezası alabilecek.
Skandalın düşündürücü olan iki temel boyutu var: Biri, Batı
demokrasilerinin açık değerler krizi ve erozyonu; diğeri bu değer
krizine rağmen demokratik mekanizmaların bir biçimde hâlâ eski bir
cumhurbaşkanını yargı önünde çıkaracak reflekslere sahip
bulunması…
Hukuk devletine yakışan bir adalet arayışının ne kerte
gerçekleştirileceğini ve bu refleksin ne oranda sürdürülebileceğini
hep birlikte göreceğiz.
Libya halkının kayıplarını ve acılarını hiçbir şey telafi etmeyecek
ancak, belki bir ümit… Fransa’da kirli emellere alet edilen “devlet
raconu”nun masaya yatırılışına tanık olacağız.
‘Demokrasiden sonra’nın imgesi
Bunlar başlı başına Sarkozy skandalını, “Fransa’nın Watergate”ine
dönüştürmeye yetecek nitelikte.
Fransa “devlet başkanlığı”nın gangster raconuyla hareket eden bir
tek adama alet olması, gerçekte rastlantı değil.
Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu yıllarda bu köşede
sıklıkla bahsettiğim tarihçi Emmanuel Todd’ın
“Demokrasiden Sonra/Après la démocratie” isimli kitabı, bu bağlamda
hayli zihin açıcı.
Sarkoz...