Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

Hatay’la Rus ruleti

Çocukluğumun ilk yıllarını Hatay’da geçirdim. Babam İskenderunluydu. “Bağdat” adında bir bakıcım vardı. Konuşmaya ilk onunla başladığım için hep onun lehçesini taklit...

14 Şubat 2016 | 1.297 okunma

Çocukluğumun ilk yıllarını Hatay’da geçirdim. Babam İskenderunluydu. “Bağdat” adında bir bakıcım vardı. Konuşmaya ilk onunla başladığım için hep onun lehçesini taklit ederdim. Bağdat’tan öğrendiğim ilk cümle “Yayık kaya geliy!” olmuştu. Yarık kaya çocukluğumda beni büyüleyen bir rüzgârdı.
Dağlardan esince göz gözü görmez; herkes eve kapanır, büyükler de çocuklar gibi çaresiz kalırdı...
Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın önceki gün “AKP’nin Suriye politikası bize Hatay’ı kaybettirebilir” uyarısını okuyunca, gözlerimin önüne çocukluğumun Hatay’ı ile birlikte o sarsılmaz olduğunu sandığımız her şeyi alıp savuran “yarık kaya rüzgârı” geldi.
“Yarık kaya” simge yüklü bir efsaneye göre, kılıcını Amanoslar’a saplayan Hazreti Ali’nin dağlarda açtığı dev bir yarıktan çıkmış...
O “yarık”tan çıkan rüzgâr şimdi işte tüm Türkiye’yi etkisine almış durumda. “Kum fırtınası” tüm görüş mesafesini yok ediyor, uğultusuyla akıl, mantığın sesini susturuyor.

Dimyat’a giderken
Bu fırtınaya rağmen konuşabilen ve aklın sesini hâlâ muhatap alan sayılı kişilerden biri olan Yakış; “Cerablus-Azez’i alalım derken Hatay’ı kaybedebiliriz!” diyor.
İçim “cız” etti okurken.
İlk Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’in en yakınları tarafından evde anlatılan ve en küçük yaştan itibaren soframızda dinlediğim “Hatay’ın geri alınması” serüvenleri geldi aklıma...
Türkiye öyle bir noktada ki, “Hatay’ın kaybedilmesi”nden artık somut bir risk olarak söz edilebiliyor...
Ve bu “risk” ya içselleştirildiği ya da dünya bir yana/AKP’nin nimetleri diğer yana diye düşünenlerin gazıyla artık hiç umursanmadığı için, bir “tepki” yaratmıyor. “Bazı büyük devletler Türkiye’yi savaşa çekmek istiyor” diyerek oysa alarm veriyor Yakış ve ekliyor:
“Uçağı düşürülen Ruslar, Ankara’ya ağır bir karşılık vermek için Türk askerinin Suriye’ye girmesini bekliyor. Rusya Ortadoğu’da kalıcı olmak istiyor. IŞİD ile mücadele bahanesi Moskova’ya aradığı fırsatı verdi. Rusya Suriye’nin geleceğini şekillendirmede başat aktörlüğü garantilemiş durumda. TSK Suriye’ye girse bile geri çıkacak. Dünya sınırın tek taraflı yeniden düzenlenmesine izin vermez. Türk askeri bozguna uğrarsa Suriye, Hatay’ın kendisine ait olduğu konusunu yeniden gündeme getirebilir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz!”
Bunları söyleyen Şam’da büyükelçi olarak bulunmuş, Arap kültürünü iyi bilen bir eski Dışişleri Bakanı...

ABD’li elçi de uyardı
Rus uçağı düşürüldüğünde konunun dönüp dolaşıp “Hatay”a dayanabileceğini ben de yazmıştım (Sağnak, 28 Kasım 2015). O sırada NYT’a konuşan eski ABD Büyükelçisi James Jeffrey; Suriye’nin bu sınırı tanımadığını hatırlatarak, Şam’ın eski iddialarına Moskova’nın da arka çıktığına işaret ediyor, konunun basit bir sınır ihlali olmadığını, geride tarihi arka plan olduğunu, Rusya’nın o arka planla “Ankara’ya gözdağı verdiğini” ifade ediyordu.
2008-2010 arasında Ankara’da bulunan Jeffrey’nin bu sözleri ilgimi çektiği için araştırdım ve büyükelçinin “The Washington Institute” isimli bir düşünce kuruluşu dergisinde “Russian Overflight of Turkey: More Than Meets the Eye?” isimli ayrı bir yazı kaleme aldığını gördüm.
Rusların son “Kırım’ı ilhakından” hareketle “tarihi iddialara” çok düşkün olduklarına değinen Jeffrey, o yazıda da Rusya’nın Türkiye’ye “Eyy Ankara! Suriye politikana çeki düzen vermezsen, sana Hatay’la çok ağır bedel ödetirim!” tehdidinde bulunduğunu belirtiyordu.
Kum fırtınasından bugün gözleri kör, kulakları sağır olanlar Ankara’da hâlâ “Suriye’ye bir kara operasyonu” yapmaktan ve Suudi Arabistan’la “Suriye’ye girmekten” bahsediyorlar...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni Trump döneminin ‘anlatısı’ 17 Kasım 2024 | 92 Okunma Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024 | 63 Okunma ABD’nin ‘karanlık yüreği’ne yolculuk 03 Kasım 2024 | 72 Okunma ABD ‘Heil Donald!’ mı diyecek? 27 Ekim 2024 | 200 Okunma Faşizm nerede başlar? 20 Ekim 2024 | 96 Okunma