Otobüste tekme yiyen “şortlu kadın” Ayşegül
Terzi’nin avukatı Bahar Ünlüer,
müvekkilinin savunması
nı “Sanık, müvekkilim nezdinde tüm kadınları aşağılamış,
toplumun bir kesimine karşı diğer kesimini karşı karşıya getirmeye
çalışmıştır” diyerek yapıyor ve ekliyor:
“Ülkemizde, anayasamızda belirlendiği gibi din ve vicdan özgürlüğü
bulunmaktadır. Bu, anayasada teminat altına alınmıştır.”
Can alıcı cümle bu.
Ayşegül Terzi arife günü şortuyla bir belediye otobüsüne bindiğinde
giyimi ve laik yaşam tarzının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın
güvencesi altında olduğunu düşünüyordu...
Giyim tercihi yüzünden bir toplu taşıma aracında bir saldırgan
tarafından çenesinin dağıtılma ihtimali aklına hiç
gelmemişti.
Bir otobüs dolusu ahalinin ortasında Terzi’ye çekinmeden uçan tekme
savuran adam oysa ki şimdi kendisini Kuran’la
savunuyor...
“Kuranıkerim’de kadının örtünmesi gerektiği yazıyor” diyor
IŞİD kafasındaki saldırgan: “Gayrimüslim (ki bunu ‘gâvur’
diye de okuyabilirsiniz) ise, uygun giyinmeli. Şehvet
duyguları uyandırıyor. Anayasa değerleri İslamdan alınmalı. Bizim
yasamızda bunun cezası kırbaç!”
Bir yandan, “Üstüme gelmeyin. Ben bipolarım. Cinlerim,
perilerim var!” diye deli taklidi yaparken; bir yandan da
kendisini “şeriat referansı”yla savunuyor.
Bu “takıyye”ye “E madem delisin, deliliğini bil. Otur
yerinde! Kuran’ın sözcülüğü delilere mi kaldı?” diyen
çıkmıyor.
Tersine herkesin gözü önünde işlenen, Türkiye’ye mal
olan “şiddet, hakaret, tehdit”ve “bireysel özgürlüklere
saldırı” cürümlerine karşın saldırgan “tutuksuz
yargılanmak”üzere fırsat bulunduğunda serbest
bırakılıyor.
Cumhuriyet Türkiye’si kadını olarak bu tablodan çıkardığımız sonuç
şu: “Hayallerimiz anayasal güvencedeki laik devlet, gerçekler
uçan tekme”.
1982 Anayasası ütopya oldu
Beğenmediğimiz, burun kıvırdığımız yamalı bohça, darbe artığı 1982
Anayasası bile, gerek kadın/insan hakları ve gerekse bireysel
özgürlükler, laik düzenin teminatı açısından bugün ütopik bir düş
oldu.
Gerçekler her an ve her durumda karşımıza çıkabilecek
bir “uçan tekme”paradigması şeklinde tecelli ediyor.
Ayşegül Terzi, hayatının altüst olması kertesinde ağır bedel
ödeyerek öğrendiği yeni paradigma önünde şimdi sade ev, mahalle
değil, “şehir” değiştirmeyi düşünüyor.
“Bu olay öncesinde güçlü bir kızdım” diyor Terzi; “Şimdi
kendimi güçsüz ve silik hissediyorum. Şehir değiştireceğim. O
dışarda olduğu sürece bu şehirde huzur bulamam!”