“Yetmez ama evet”çi anayasa profesörü Ergun
Özbudun geçende isyan etti ve“Hukukun
sonudur,
bu kadar diyorum” dedi.
“Bu kadar diyorum”un gerisini tamamlamadı.
Özbudun’un tamamlamadığı sözün gerisi şöyle: “Hukukun bittiği
yerde tiranlık başlar!”
Neden?
Çünkü sadece “hukuk”, tiranın keyfi uygulamalarının önüne
geçebilir. Hukukun bittiği yerde “tiran”, keyfe keder…
dilediği her şeyi yapabilir.
Özbudun’un tamamlamaktan imtina ettiği bu önemli söz, İngiliz
düşünür John Locke’ın 17. yüzyılda yapmış
olduğu unutulmaz bir tespite göndermedir.
Anayasa hukukçusu Özbudun şimdi “adını koymaksızın” bizim
bir “tiranlığa yuvarlandığımızı” söylemiş
oluyor.
Sadece o mu?
Üç dönemliklerden, Bülent
Arınç ve Babacan’ın da dilleri
çözüldü.
Her fırsatta “hukuk devleti” çağrısı
yapıyorlar.
AKP iktidarının “hukuk zaaf”ından söz eden Babacan’ın
ifadeleri hele çok çarpıcı.
“Su ve ekmek nasıl ihtiyaç ise hukuk da aynen öyle bir
ihtiyaç” vurgusu yapıyor Ali Babacan…
Türkiye’nin hukuk alanında itibar kaybettiğinden dem
vuruyor; “hukuk devleti olabilmek” için
herkesi “mücadeleye” davet ediyor.
Üstüne basarak “Mücadele diyorum çünkü maalesef son 12.5 yılda
Türkiye birçok alanda ilerledi ama ilerlemediği hatta itibar
kaybettiği bir alan var o da maalesef yargı!” diyor
Babacan.
Sanırsınız bir muhalefet mensubu konuşuyor.
Babacan oysa söz ettiği 12.5 yıllık sürede AB başmüzakereciliği,
Dışişleri ve Ekonomi Bakanlığı gibi iktidarın en baş köşe
vitrininde bulunan bir kişi.
Halen de başbakan yardımcılığını koruyor.