MADRİD - “DNA’mda yenilginin dövmesi var” demişti bir konuşmasında pazar günkü seçimlerin yıldızı olan Pablo Iglesias ve şöyle devam etmişti:
“Dedem (Franco döneminde) ölüm cezasına çarptırıldı ve 5 yıl hapis yattı. Büyükannelerim iç savaşta yenilenlerin aşağılanmasını yaşadı. Babam hapiste süründü. Annem yeraltında siyaset yapmaya mecbur kaldı. Benim yenilgiye artık tahammülüm yok. Yıllarımı bu yüzden siyaseten nasıl kazanabileceğimizi düşünmeye verdim...”
İspanya’nın “yeni sol partisi” Podemos’u, girdiği ilk genel seçimde 3. parti yapan Iglesias’ın göz alıcı başarısının sırrı burada, bu sözlerde yatıyor.
İki yıl öncesine dek siyaset sahnesinde var olmayan ve pazar günkü seçimde oyların yüzde 20.6’sını alarak partisi Podemos’u İspanyol politikasının “kilidi” haline dönüştüren Iglesias’ın başarısının altında işte böyle kuşaklar boyunca alınan yenilgilerin izi yatıyor.
Anketlerin öngördüğü gibi İspanya’nın 20 Aralık seçimlerinde gerçi iktidardaki muhafazakâr “Halk Partisi-PP” sandıktan 1. parti çıktı. Ama seçimin başarı öyküsünü, ikincilik pozisyonunu dahi zorlukla koruyabilen sosyalistlerin (PSOE) sadece 1.5 puanlık farkla gerisinde kalan, bu “yeni parti” “Podemos” yazdı.
Yolsuzluklar iktidarı yıprattı
Hükümeti kuracak çoğunluğu elde edemeyen ve meclisteki diğer sağ gruplarla da iktidar aritmetiği yakalayamayan PP lideri Başbakan Mariano Rajoy’un zaferi bu nedenle “Pirus zaferi” olarak adlandırıldı.
İktidar partisi son 4 yıldaki skandallar zinciri nedeniyle sandıkta umduğunu bulamadı, oyların üçte birini yitirdi. 2011’de yüzde 45 olan oylar, yüzde 29’a geriledi. Ekonomideki yeni yakalanan pozitif ivme bile, yolsuzlukların gölgesi yüzünden, iktidar partisine duyulan düşkırıklığını engelleyemedi.
Seçmenler Rajoy’a kırmızı değilse de “sarı kart” çıkardı.
“Sarı kart” çıkarılan diğer politikacı, ana muhalefetteki sosyalist parti PSOE’nin lideri Pedro Sanchez oldu.