Hindistan’ın hiyerarşik “kast sistemini” bilirsiniz…
Başta Podemos olmak üzere Avrupa’nın
yükselen yeni solu, bugün yerleşik düzen partileri aktörlerini
artık Hindistan’daki katı kast sistemine benzetiyor ve bundan böyle
asla geçişken olmayan, halktan kopuk bir sınıfa dönüştüklerini
söylüyor.
İspanya gibi İtalya’da da sol forumlarda bir süredir çok konuşulan
ve gündem olan “siyasi kastlar”, değişimin biricik engeli
görülüyor.
“Kast meselesi” özetle Avrupa’da yeni siyaset jargonunun, en
öncelikli ve bir numaralı gündemine dönüşmüş durumda.
Merkez sol-sağ partilerin birbirlerinden ayırt edilmeyecek derecede
benzeşmesi, liderlerinin farksız hale gelmesiyle, siyasi sınıfın
kategori olarak inandırıcılık kaybına uğraması, bahsettiğim “kast
algısını” güçlendiriyor.
“Neoliberal, küresel düzenin aktörleri” olan halktan kopuk bu
ayrıcalıklı kasttan kurtulmadıkça, kriz Avrupa’sı sorunlarına çare
bulunamayacağı yaygınlıkla ileri sürülen görüş oluyor.
Yunanistan’da SYRİZA, İspanya’da Podemos, hep
bu “kast olgusuna” karşı yol alan ve kendilerine alan açan
partiler.
‘İşçi Partisi kastı’ isyanlarda
Jeremy Corbyn’in İngiltere’de şimdi İşçi Partisi
liderliğine gelmesi işte “yerleşikdüzen kastlarına karşı” sağlanan
son zafer olarak algılanıyor.
Parti ileri gelenlerinin uyarılarına rağmen hafta sonu önseçimde
rekor yüzde 60 oy oranıyla seçmen tabanı tarafından ezici ağırlıkla
“lider seçilen” Corbyn, İngiltere’de “şok” yarattı.
Partinin “brahmanları” dumura uğramış durumda.
İngiliz solunu 90’larda “sağa
savuran” Blair ve ardılları
(Gordon Brown, Ed Milliband)
Corbyn’in seçimini badire olarak görüyor.