Önceki gece
CNN’de Christian Amanpour’un
Hamburg G20 zirvesi röportajını izliyorum. Tanınmış gazeteci önce
G20 göstericilerini gösterdi. Sözü
sonra Kılıçdaroğlu’nun “Adalet
Yürüyüşü”ne getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun spotları ekranda
belirince, görüntü aniden titremeye başladı ve elektrikler kesilmiş
gibi hepten karardı.
3-4 dakikalık gizemli bir kesintiden sonra
yeniden Amanpour karşımızda belirdiğinde, Kılıçdaroğlu’na ayrılan
kısım sona ermişti.
Rastlantı mı, yoksa ecinnilerin işi mi
bilemiyorum ama “Adalet Yürüyüşü”nün son
demini CNN ekranlarında Christian Amanpour’dan izlerken gençlik
yıllarımın “necefli
maşrapa” moduna
bağlandık.
Kod adı ‘umut
yürüyüşü’
Bundan böyle “umut
yürüyüşü” olarak adlandırabileceğimiz bu
etkileyici serüven tam İstanbul sınırına ulaşırken, dünya,
Kılıçdaroğlu ve bu yolculuğun adsız kahramanlarını keşfetti. Özetle
ifade edilecek olursa, uluslararası kamuoyu Türkiye’nin
yalnız Erdoğan’dan ibaret
olmadığına uyandı.
İlk günlerde “bi görelim
bakalım!” yaklaşımını benimseyen dünya
basınının bu ağır uyanışı, yaşadığımız
hızlı “sosyal medya çağı”nda çok
düşündürücü.
Bunun tabii çeşitli nedenleri
var.
Bunlardan
ilki, “anamuhalefet lideri
Kılıçdaroğlu”nun uluslararası camiada bilinen bir figür
olmaması.
Ama bundan önemlisi Batı’nın Türkiye ile olan
ilişkilerinde -tüm göstermelik “Erdoğan
muhalifliğine” karşın- Latince deyişle
“quieta non moveatur/bırak her şey olduğu gibi kalsın!” düsturuyla
harmanlanmış bir statüko bekçiliğine şartlanmış
olması.
Ne zaman on binler yürüyüşe
katıdı, “umut
yürüyüşü” ancak o zaman görünmez olmaktan
çıktı. Uluslararası ana akım medyanın önde gelen temsilcileri; son
Amanpour örneğinde gördüğümüz gibi, nihayet ekranlarını ve
sütunlarını Kılıçdaroğlu’na açtılar.
New York Times, Frankfurter Allgemeine Zeitung,
Guardian gibi gazeteler; “Ülkemde bir tek
adam rejimi var. Biz bu rejimin
taktığı ‘demokrasi
maskesini’ indirmek için
yürüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu’nun yazılarını
art arda yayımlamaya başladılar.
‘Siyaseti
hatırlattı’
Son parkurda hatta yurtdışından doğrudan
katılımlar oldu.