IŞİD’e Türkiye’den bakıldığında en çarpıcı gelen şey, konunun bu
derece hafife alınması.
AKP iktidarının IŞİD konusundaki tavrı malum. Gelen geçen
IŞİD’cilere karışılmıyor, ülkedeki yapılanmalara ilişilmiyor;
gözaltındaki
militanlar serbest bırakılıyor vs.
Bu ayarda tolerans, Ankara ve IŞİD arasında “siyasi ideolojik
yakınlık” olduğu iddialarını pompalıyor.
Peki siyasi iktidarın tutumu böyle de, kamuoyununki ne?
On günde Suruç unutuldu bile. Gündem, Suruç’taki IŞİD
vahşetinden Selahattin Demirtaş’ın
şeytanlaştırılmasına kaydı.
Felaketler zincirini tetikleyen IŞİD olgusunu masaya yatırmak
yerine, olayın kurbanı olan kesimin siyasi hareketi ve liderini
linç etmek yeğlendi.
Tüm bunları salt rejiyi yöneten “aklın” Makyavelizmi ile
açıklamak yeterli değil.
Bir de o rejiye olanak sağlayan kamuoyu desteği var.
“Kürt siyaseti” kamuoyu nezdinde bu denli kolay
şeytanlaştırılabiliyorsa; IŞİD radikalliği de o denli kolay
görmezden gelinebiliyor.
Araştırma kurumu PEW, İslami aşırılık ve
IŞİD algısı üzerinde geçende ülkeler arası karşılaştırmalı anket
yayımladı. Suruç’tan iki gün önce yayımlanan araştırma,
Türkiye’nin “IŞİD’den en az korkan ülke” olduğunu ortaya
koyuyor.
21 ülkeli ankette yalnızca Batı ülkeleri yok. Pakistan, Ürdün,
Malezya gibi Müslüman ülkeler de var. Bu ülkelerin
hepsi, “İslami aşırılıktan” listenin son sırasındaki
Türkiye’den daha çok korkuyor!
IŞİD’in merkez üssü Suriye ve Irak’ın dibindeki bir ülkedeki bu
vurdumduymazlığa araştırmayı yapanlar da şaşırmış.
Bunu özellikle kayda geçiyorlar.
Cihadistan ve ‘homo İslamicus’
“Eliaçık’ın IŞİD açılımı” ile başlayan son dört yazıda dikkat
çektiğim Cezayir asıllı sosyolog Khaled Fouad
Allam’ın “Yan Komşudaki Cihatçı: IŞİD Evimizde”
kitabı tam işte bu konuya, IŞİD’i hafife almanın basiretsizliğine
dikkat çekiyor.