Amos Oz’u, Necef Çölündeki Arad kentinde,
mütevazı evinde tanımıştım.
Yaşamını “kibbutz”larda geçiren idealist yazar, İsrail’in
“güvercin” aydınlarının başını çekiyor, ’90’ların ilk yarısında
yeni olan barış sürecini tüm belirsizliklerine rağmen
destekliyordu.
Evinde yaptığımız unutulmaz bir röportajda bana; “İki tür trajedi
vardır” demişti: “Shakespeare ya da
Çehov tipi. Shakespeare
trajedilerinde, perde kapanırken sahnede kan gölü oluşur.
Çehov trajedilerinde ise herkes hayatta kalır. Ama
büyük tavizler veren herkes için hayatta kalmanın faturası ağırdır.
Herkes hayal kırıklığına uğramıştır ve mutsuzdur. Ben,
Filistinlilerle yaşadığımız trajedinin son kertede
Shakespeare değil, bir Çehov
trajedisi ile sonuçlanmasını diliyorum...”
Geçen yıllar Filistinlilerin trajedisinin ne yazık ki Çehov değil,
Shakespeare trajedisi ile sonuçlanacağını gösteriyor.
Trump’ın Kudüs kararının ardından patlak veren ilk
“Öfke Günü”nde henüz yeni iki kişi öldü, yüzlerce kişi
yaralandı.
Önümüzdeki günler ve haftalarda bu protesto dalgalarının
büyümesiyle, kanlı trajedinin yeni perdeleri açılacak…
‘Güvercinler’ yok artık
Oz, bugün suspus.
Trump’ın son Kudüs çıkışı için, “eski güvercin yazar”, “Bölgede
artık ileriye dönük hiçbir kehanette bulunulamaz!” demekten öte
başka hiçbir şey ekleyememiş.
Yalnız Oz değil, “iki de...