Mustafa’yı düşününce aklıma ilk gözleri
geliyor.
O mavi mavi bakan gözleri.
Gözlerinin etkileyici olmasının nedeni yalnız yaz denizi kadar
berrak ve parlak olmaları değildi. Bakışlarının çarpıcı
gerçekliğiydi.
Mustafa Koç denli “gerçek” olan az insan tanımışımdır.
“Titr”, “pozisyon”, “sosyal konum” ve mülti milyarlık
“servetler”den bağımsız, sıra dışı bir gerçekliği vardı Mustafa
Koç’un.
Kendisini samimi bir ortamda tanıdığınızda kırk yıllık “mahalle
arkadaşınız” gibi gelirdi size. Her yapmacıktan uzak, yalın, sade,
dolaysız, çevresindekilere antenleri çok açık ve doğal bir
insan.
Mustafa’yı daha 20’li yaşlarında gençken tanımıştım. Yıllar içinde
tüm bu özelliklerini hiç kaybetmedi. Dev bir holdingin
sorumluluğunu üzerine aldıktan sonra dahi o gençlik yıllarındaki
doğallığından hiçbir şey yitirmedi.
En son İtalya’da beraber olmuştuk. SAIS’in (School of Advanced
International Studies-Johns Hopkins Üniversitesi’nin Uluslararası
İlişkiler Bölümü) Bologna merkezinde düzenlediği 51. yıl
konferansına Türkiye’den birlikte gitmiştik.
Hani şimdi Bilal Erdoğan’ın doktora
çalışmaları için gittiği okul var ya o okul…
Benim de eski okulum olduğu için SAIS konferansında Mustafa Koç’un
konuşmasını orada ben izlemiştim.
Türkiye’den özel uçağıyla Bologna’ya beraber gittik. Tüm günü
beraber geçirdik.
O dönemde Koç Holding Yönetim Kurulu’na birkaç yıl önce başkan
olmuştu. Uçakta, bana göreve geldiği bu süre içinde Koç Holding’in
sergilediği etkileyici başarı grafiğini anlatmıştı. Hem holdingin
genel konumundan, hem de yönetim kurulu başkanı olarak kendi
kişisel başarısından çok memnundu. Bunları dinlerken, Mustafa
Koç’un kişiliğinin, parlak gelişmelerden “kibir” bağlamında hiç
etkilenmediğini düşünmüştüm.
Karşımda, 20’lerindeki tasasız mavi yolculuk tatillerinde balık
avlarken tanıdığım neşeli ve coşkulu Mustafa vardı.
Yıllar onu asla sinikleştirmemiş ve sertleştirmemişti.
Ödün vermedi
Mustafa Koç’un en büyük gücü sanıyorum bu: Az insanın başarabildiği
oranda kendisi gibi olmak, olabilmekti.
Nitekim Erdoğan rejiminin baskıları
karşısında da, çıkarları için inandığı değerlere sırt çeviren iş
dünyasındaki çok insanın aksine,
o son ana değin kendisi kalabilmeyi bildi.
Financial Times, Forbes gibi uluslararası yayın organlarının
dünyaya ibret verici bir şekilde anlattığı “ihale iptalleri, vergi
müfettiş baskınları, Koç Holding’e tavır alan ve kamuoyu önünde
veryansın eden RTE’nin” baskılarına karşın, Mustafa Koç çizgisinden
hiç şaşmadı ve ödün vermedi.
Bunun kanıtı sadece
Havana’daki Atatürk büstünün yanından
verdiği son tatil pozu değil.