Her üç kişiden ikisi Erdoğan’dan korkuyormuş.
Gezici’nin son anketi böyle diyor.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan çekiniyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 68.4’ü “Evet” diyor.
“Hayır” diyenler, yüzde 25’i geçmiyor.
Bu bulgular üzerinde yazdığı bir yazıda Ertuğrul Özkök; “Cumhurunu korkutan bircumhurbaşkanı” diyerek şunu ekliyordu:
“Şu soruyu Cumhurbaşkanı’na çok samimi olarak sormak isterdim. Halkı üzerindekiotoriteyi, sevgi ve saygıyla değil de... Korkuyla, baskıyla, ezici bir şatafat ve totaliter bir tören düzeniyle kurmak güzel bir şey mi?”
RTE’ye, “Bir lider için baskı ve korkuyla halkı sindirmek mi iyidir yoksa kendini sevdirmek mi yeğdir?” sorusunu yöneltmek istiyor özetle Hürriyet yazarı...
Özkök’ün sorusu aklıma Machiavelli’nin Prens’ini getirdi.
Machiavelli’nin yanıtı
“Sonuca giden her yol mubahtır!” tespitiyle iktidarın müstehzi röntgenini çeken “Prens”in, en az bu denli ünlü bir pasajı daha var...
Machiavelli o pasajda Özkök’ün birebir RTE’ye yöneltmek istediği soruyu soruyor:
“Prens/hükümran için sevilmek mi, kendisinden korkuluyor olması mı iyidir?” diye damardan koskoca bir bölüm ayırmış Machiavelli konuya.
“Mümkünse ikisinin bir arada olması tercih edilir” derken Floransalı düşünür özetle; “Ama bu çok zor olduğu için tercih yapmak gerekirse, ‘korkulan olmak’, sevilmeye yeğdir. Çünkü insanlar sevdiklerine nankörlük edebilir. Ama korktuklarına sırt dönmeye çekinirler. Korku itaati gerektirir. Kellesini yitirmekten korkan biri,hükümrana mutlak itaatte kusur etmez.”