“Hükümetin basın özgürlükleri üzerindeki baskısından şikâyetçiyim, bu baskıyı eleştiriyorum” dedi Pamuk nihayet bir buçuk saat süren uzun bir edebiyat sohbetinin bitiminde ve “Türkiye’de gazeteciler tehlikede” diye devam etti:
“Türkiye’de basın ve ifade özgürlükleri baskı altında. Açık biçimde cinsellikten söz etmezsek biz romancılar baskı görmüyoruz. Asıl baskıyı gören gazeteciler. Onlar,çeşitli yönlerden kıskaç altında. Gazete sahipleri öncelikle çok baskı görüyor.Eleştirel sesleri eğer susturmazlarsa hükümete yakın birileri çıkıp gazetecileri tehditediyor. Fiziki tehditlerin arkası dayakla bitiyor. Bununla da sonuç alınmazsa, savcılıkta ifadeye davet ediliyorlar. Susmamakta direnirlerse dava açılıyor. Sürecin sonu hapsi boylamaya dek gidiyor. Çok önemli bir gazetenin genel yayın yönetmeni olan sevgili arkadaşım Can Dündar’ın başına bu geldi. Bu, bir skandal. Amaç hükümete eleştiriyi her türlü engellemek.”
Orhan Pamuk İtalyancaya yeni çevrilen “Kafamda Bir Tuhaflık” romanını tanıtmaya geldiği Roma’da, Türkiye’de basın özgürlüklerine yönelik baskıları ve Dündar’ın tutukluluğunu eleştirdi.
Siyaset konuşmaktan genelde kaçınan ve kitap tanıtımı öncesinde basına verdiği sohbetlerde “siyasi soru almak istemediğini” özel olarak vurgulayan Nobelli yazar, uzun “politika orucunu” Dündar’ın tutukluluğu için bozdu.
Ve kendisini izlemeye gelenlerden en büyük alkışı da bu sözleriyle aldı...
‘İki Avro’ya Pamuk
Orhan Pamuk, İtalya’nın başkentine, Türkiye’nin çok hızlı gündem olduğu bir dönemde geldi.
Yazarın son romanının tanıtımının yapıldığı esnada örneğin, “Manifesto” gazetesinin başsayfasında “Dündar ve Gül’ü serbest bırakın” başlığıyla uluslararası yeni bir imza kampanyası açılıyordu...