Putin’i dördüncü kez devlet başkanlığa
taşımasına kesin gözüyle bakılan seçimin arifesinde, Moskova ve
Batı arasında yeni bir Soğuk Savaş patlak verdi.
Yeni Soğuk Savaş’ın nedeni, İngiltere’nin sessiz sakin Salisbury
kentinde Sergei Skripal adlı bir çifte Rus
ajanının, kızı ile birlikte, kimyasal savaş maddesi “sinir gazı”
ile zehirlenmiş olması…
Hastaneye kaldırılan baba-kızın durumu belirsiz kalırken, İngiltere
Başbakanı May, Guardian’ın “frantic/çılgın telefon
diplomasisi” diye adlandırdığı pür telaş bir diplomasi ile
Trump, Macron,
Merkel’den oluşan bir “büyük devletler cephesi”
oluşturmayı başardı.
Elysee, bizzat Macron’un kendi sözcüsünün ağzıyla “fantasy
politics/hayal ürünü olabilecek fantezi siyasetlere kapılmadan
önce” Batı’yı temkine davet ettiyse de, May’in ısrarı sonunda
Paris’te cepheye katıldı. Ve dört ülke, Moskova’yı güçlü şekilde
kınayan, açıklama yapmaya davet eden çok sert bir deklarasyon
yaptı.
Beyaz Saray’a adaylığından beri “Putin ile paslaştığı” söylenen
Trump dahi sonuçta “stratejik ortak” İngiltere’nin “cephe” isteğini
geri çevirmedi.
Trump’ın hamlesinin, Rusya’nın ABD’deki başkanlık seçimlerine
müdahalelerini konu alan “Russiagate” ile bağlantılı yaptırımlarla
eşzamanlı gelmesi ayrıca ilgi çekti.
Putin’in en yakınındaki çevresini hedef alan yaptırımlar, gerçi
doğrudan 007-Skripal skandalı ile ilgili değil….
Ancak Moskova tarafından İngiltere’de yok edilen bir dizi Putin
muhalifi ve Rus casuslarının sonuncusu olmaya namzet görülen
Skripal olayının tetiklediği tırmanma ve Russiagate yaptırımlarının
çakışması bir ortak...