7 Haziran’ın en unutulmaz
karesi Ahmet Davutoğlu’nun
balkon konuşmasıydı.
Davutoğlu, tespih taneleri gibi arkasında sıralanmış AKP
nomenklaturası önünde zafer naraları atarken olan bitenden habersiz
gibiydi.
“Destan yazdık!” diye bağırırken insanlar arkasında dumura
uğramış gibi boşluğa bakıyordu…
AKP hükümeti kurabilecek çoğunluğu dahi bulunamazken
Başbakan’ın “usta”sından ilhamla Balkanlar’a, Kafkaslar’a,
Ortadoğu’ya… yetmedi “Afrika içlerine” selam göndermesi;
sahneyi izleyenlerde soğuk duş etkisi yaratıyordu.
“Ne diyor yahu” ifadesiyle
bakan Arınç’ın rahatsızlığı özellikle belli
oluyor; podyumda tek “siyasi şuur” sahibi aktör olarak
sanki yalnız onun varlığı hissediliyordu. “Testininkırıldığını”
ve “büyünün bozulduğunu” teslim eden ilk ağır ağabey son
kertede vaktiyle o olmuştu.
7 Haziran’ın temel iki mesajından biri bu: İlk mesaj Türkiye
çapında lider olarak kendisini tescil
ettiren Selahattin Demirtaş’ın
önlenemez başarısıysa, diğeriErdoğan ve
AKP’nin “patetik boyutlara varan” imaj kaybı.
‘Yenilmezlik aura’sı bitti
Dış basın bunu; Erdoğan’ın karizmasına atılan çiziği ve bununla
birlikte “Sultanlıkdüşlerinin” sona ermesini
vurguluyor.
İtalya’da La
Stampa örneğin “Ortadoğu’da bir liderin
karizmasının böyle çizilmesinin liderlik iddiası açısından
telafisi mümkün olmayan kayıplar
getirdiğini” söylüyor.
Erdoğan’ın “yenilmez lider aura”sının yerle bir olduğunu kaydeden
gazete, sultanlık heveslerinin içerde yolsuzlukla savaştan,
özgürlük taleplerine uzanan bir yelpazede çeşitli engellere
tosladığını; iç politikada bunun “deprem yarattığını”, ama depremin
iç politikayla sınırlı kalmayıp Ortadoğu dengelerini de
etkilediğini savlıyor.
Erdoğan’ı, Halep’ten Tripoli’ye… Ortadoğu’da “Yeni Osmanlıcılık”
kontenjanından nüfuz sahibi kılan unsurun bu “yenilmezlik/ alt
edilemezlik görüntüsünden” kaynaklandığına işaret eden İtalyan
yayın organı, 7 Haziran’da bu sermayenin çarçur edildiğini
belirtiyor ve özetle şunları söylüyor: