“15
Temmuz” Hanefi Avcı’nın
Silivri’yi boylamasına sebep olan “Haliç’te Yaşayan
Simonlar” kitabını hatırlattı bana…
En tepeye dek sızıp yuvalanan ve emir komuta zincirini kıran bir
örgüt…
Avcı bu dehşet tabloyu tanıklıklarıyla devlet katında “ihbar
etmek” ve devletin ele geçirilmesine karşı zamanında uyarı
yapmak için çalmadık kapı bırakmadığını, ama aşamadığı duvarlar
nedeniyle kitabı kaleme aldığını söylemişti.
Avcı’nın “faş ettiği” bu “Simonların
tehdidi” için 24 Ağustos 2010 tarihinde “Türkiye’nin
Dünyalar Savaşı” başlığıyla aşağıdaki yazıyı yazmıştım. Hafıza
tazelemek için yeniden yayımlıyorum.
***
Steven Spielberg’in “Dünyalar
Savaşı” filmini görmüş müydünüz?
Günlük yaşamlarıyla haşır neşir insanlar, umulmadık bir anda
yeraltından çıkan ve dehşet saçan yaratıkların istilasına
uğrar.
“Yeraltında” gizlilik ve sinsilik içinde yuvalanan
yaratıklarca gerçekleştirilen dev istila, (yer üstündeki) insanlar
için tarifsiz şok olmuştur.
Şokun büyüklüğünün nedeni, istilanın “sinsiliğidir”…
“Dev çaplı saldırı ve örgütlenmeyi”, insanlık vaktiyle
öngöremediği ve tehlikeyi zamanında fark edemediği için istila
anında gafil avlanmıştır.
“İnsanlığın aklı” ve “diyalog” işe
yaramaz…
“İstilacıların” “akıl” ve “diyalogla” işi
yoktur…
Bireysel mücadele deseniz keza…
Bireysel düzlemdeki mücadeleler de anlamsız kalacak, yalnız yenilgi
getirecektir…
İstilacılar zira muazzam bir ahtapotun kolları gibi artık
sarılabilecek her yeri çoktan sarmıştır.
İstila edenlerin bundan böyle yalnız bir hedefi
vardır: “Mevcut uygarlığı köklerindensöküp, imha
etmek!”
Yerine; farklı, bambaşka bir dünya koymak…
Filmin adı bu nedenle “Dünyalar Savaşı”.
Tahakküm alegorisi
Spielberg, kendisinden önce defalarca perdeye ve sahneye uyarlanmış
bu konuyu, geçen yüzyıl başında H. G.
Wells’in kaleme aldığı aynı isimli eserinden
almış.
Wells ve günümüzde Spielberg’in
uyarladığı “istilacı yaratıklar”, özde şeffaflıktan
uzak; “sinsi/totaliter, tahakküm/imha” adına bir
simgesel göndermeden ibaret.
Bu “sinsi plan” yaşamı cehenneme çeviriyor...
“Dünyalar Savaşı” bu cehennem alegorisini anlatıyor.
Hanefi Avcı’nın yok satan “Haliç’te Yaşayan
Simonlar” kitabının; bendeki ilk
çağrışımı; “Dünyalar Savaşı”nın korkunç cehennemi
oldu.
Avcı, Wells ya da Spielberg gibi… “yaratık
uzaylıları” kullanmıyor da…
“Simonlar” diyor…
“Simonlar”; Spielberg’in görsellik kazandırdığı “Dünyalar
Savaşı”ndaki gibi yeri göğü sarsan gürültülü şimşeklerle,
yeraltından yeryüzüne çıkmak üzere tam kadro artık harekete
geçmenin hazırlığı içindeler…
Avcı’nın kitabı, en kritik anda yapılan bir uyarı gibi…