Ünlü bir Latince özdeyiş vardır: “Audaces fortuna iuvat/Talih,
cesaret edenlerin ve cüret gösterenlerin yanındadır!”
Çiçeği burnunda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, meteor
hızıyla kavuştuğu siyasi başarısını bu bilinen, köklü düstura
borçlu.
Macron özel yaşamında olduğu kadar siyasette de cüret göstermekten
kaçınmıyor ve her fırsatta da bunu açıklıyor.
Bir ay önceki ilk Cumhurbaşkanlığı konuşmasında örneğin cürete dair
şunları söylemişti:
“Bizi bekleyen görev çok büyük. Bu büyük görevi gözü peklik içinde
sürdüreceğiz. Siz cüreti (audace!) seçtiniz. Birlikte cüret
yolundan gideceğiz. Sade Fransa değil, dünya da bizden bunu
bekliyor. Bizim gücümüz var, enerjimiz, irademiz var. Korkuya,
bölünmeye, yalana, bozguna, bozgunculuğa asla taviz
vermeyeceğiz!”
Yedi-sekiz ay öncesine değin kimsenin tanımadığı yoktan var olan
lider, halkına bu güçlü cüret duygusu ve umudu aşılayabildiği için
bulunduğu yere geldi.
Anti-Avrupacı akım ve popülizmler döneminde örneğin tüm diğer
rakipleri “Avrupacı” söylemlerden “cızz” sakınırken, o, akıntıya
karşı kürek çeker görünmekten hiç kaçınmadı. “Hakkımda ne derler?”
demedi.
Hiçbir komplekse kapılmadan her vesilede “Avrupa yanlısı
görüşlerini” özgüven içinde açıkladı. Mitinglerinde dilediğince
Avrupa bayrakları dalgalandırdı.