Dünyayı büyük güçler arasında paylaştıran Yalta Konferansı’nın
başkahramanı tahmin edilebileceği gibi vaktiyle
Churchill olmuş…
II. Dünya Savaşı sonrasında “Doğu Avrupa benim. Akdeniz senin!”
diye Eski Kıta’yı pay eden, dönemin ABD Başkanı
Roosevelt ile Churchill ve
Stalin, burada milyonların kaderini
belirlemişler.
Churchill Stalin’e, “Haydi gel seninle küçük sorunlar için
tepişmeyelim!” demiş ve cebinden bir kâğıt parçasını çıkartıp
üzerine yüzdeler karalamış:
Sonra “Bak!” diye üstelemiş: “Burada Büyük Britanya İmparatorluğu
ile Rusya’nın âli çıkarları söz konusu. Sen gel Romanya’da yüzde 90
nüfuz sahibi ol, ben de Yunanistan’ı alayım. Yugoslavya’yı da yüzde
50 yüzde 50 kırışalım.”
Yüzdelere şöyle bir göz atan Stalin kâğıdı akabinde tekrar cebine
indiren Churchill’e iade etmiş.
Bu hikâyeyi, kurşuna dizilen son Çar
II. Nikola’nın yazlık sarayı diye bilinen
Livadya’yı gezdiğimde anlatmışlardı. II. Dünya Savaşı’nı bitiren
meşhur Yalta Konferansı’na ev sahipliği yapan sarayda, bu
görüşmelerin yapıldığı masa hâlâ duruyordu.
Bu öyküyle beraber, “Yalta”nın şartlarının o dönemde artık pek
zayıf ve hasta olan ABD Başkanı Roosevelt’e, Churchill ve Stalin
tarafından adeta dikte edildiğini anlatmışlardı.
Yalta Konferansı’ndan üç ay sonra beyin kanaması geçirerek ölen
Roosevelt’in, beyni sulandığı için bu koşulları tereddütsüz kabul
ettiğini söylemişlerdi…
Odadaki fil ABD
Bugün de Suriye savaşı sonrası Ortadoğu düzeninin yeni şartları
gene bir Karadeniz ken...