“Stalin öldüğünde 13 yaşındaydım” diyerek anlatıyor “Stalin’in
Ölümü” filminin Moskova’da kaçak gösterisine giden Ruslardan
biri:
“Bize vaktiyle Stalin’in tanrı olduğunu söylemişlerdi. Gorbaçov
göreve gelince onun bir katil olduğunu ilan ettiler. Şimdi (Putin
yıllarında) bize yeniden ne büyük olduğunu anlatıyorlar!”
Tıpkı bizde olduğu gibi, tarihin asla geçmediği, mütemadiyen
araçsallaştırıldığı ve dünün bugünle, bugünün dünle karıştırıldığı
ülkelerde; “tarih” kil gibi, kimin eline geçerse ona göre
şekillendiriliyor.
Dünyanın en kanlı diktatörlerinden biri olarak nam salan
Stalin örneği, tipik bir misal.
Yaşadığı dönemde kendisi “tanrı” gibiymiş. Ama daha
Gorbaçov’a kadar kalmadan, Stalin’in hemen
arkasından gelen Kruşçev döneminde bile Stalin’in
“despotlukları”, “beyaz sayfa açmak” adına (meşhur 20. Komünist
Parti kongresinde!) afişe edilmiş.
Stalin’in kimliği özetle aslında kendi ülkesinde bir sır değil.
Çoktan deşifre olmuş.
Ama gelin görün ki “diktatör” bugün ülkesinde yeniden
kahramanlaştırılıyor.
2010’lara girerken bunu Moskova’ya son gittiğimde fark
etmiştim.
Ortalık Stalin hayranlığından geçilmiyordu...
Masallaşan tarih
İşin garibi, Stalin hayranlığı ile Sovyet devriminin yıktığı son
Çar II. Nikola hayranlığının atbaşı
gitmesiydi.
Burnunun ucunu, yaklaşan Sovyet devrimini göremeyen,
Rasputin’in elinde oyuncak olan son Çar, Çarlık
döneminin görkemi ile ö...