STRASBOURG
- Strasbourg’un Odyssee sinemasında
düzenlenen Can Dündar,Erdem
Gül ve Cumhuriyet gecesinin
ardından söz alan bir Fransız işte böyle dedi:
“Hepimiz Cumhuriyet’iz!”
Bir yıl
önce Charlie Hebdo dayanışması
ile Fransa’ya el veren “Cumhuriyet” yazarları,
“Hepimiz Charlie’yiz” demişlerdi...
Bugün genel yayın yönetmeni ve Ankara temsilcisi demir parmaklıklar
ardında olan Cumhuriyet’e Fransa’dan şimdi
“Hepimiz Cumhuriyet’iz” desteği geliyor. Evrensel değerlere
dayanan uluslararası dayanışma böyle bir şey: Sınır
tanımıyor.
Avrupa’nın en eski beş müze sinemasından sayılan Odyssee’deki “Can
Dündar,Erdem Gül” gecesinde önce Dündar’ın 17 Aralık belgeseli
vizyona girdi...
Burada her yıl tekrarlanan “Türk sinema günleri”nde aynı tarihlerde
gene geçen yıl da gösterilen belgeseli görmeye gelen izleyiciler bu
defa, tarihi sinema önünde “Dündar’la dayanışma” için kuyruk
oldular.
Işıklar söndüğünde salon ağzına dek dolmuştu.
Geçen yıl izlediğim belgeseli yazmıştım. Tekrar anımsatayım...
Erdoğan portresi
17 Aralık’ın ikinci yıldönümünde aynı belgeseli izlediğinizde, şu
çok çarpıcı iki unsur öne çıkıyor...
Birincisi, o dönemde bölük pörçük dinlenen tapelerin; “17 Aralık”ın
ilk saatlerinden gecenin sonuna dek geçen zaman dilimi içinde bir
bütünlük içinde bir araya getirilmesi...
İkincisi Erdoğan’ın o çok uzun günün ilk
anlarından, gece yarısına dek uzayan saatler boyunca sergilediği ve
asla bozmadığı soğukkanlılığı ile süratli reflekslerini gün boyu
kayda geçmesi.
Belgeselin adı bizatihi “Erdoğan’ın En Uzun Günü!”... “En uzun
gün” Erdoğan’ın kişiliği hakkında çok net fikir veriyor.
O dönemde hâlâ Başbakan olan RTE’nin hiç paniklemediğini
görüyoruz.
Bilal’le konuşmalarında ve kamuya yönelik
açıklamalarında hiç yaşa basmıyor. İlk andan itibaren olayı
bütünüyle kontrole alacağından öyle emin ki...
Bilal’le fısır fısır telefon görüşmeleri arasında gayet sakin;
istifini hiç bozmadan; yabancı devlet başkanlarını kabul
ediyor.
Şebi Arus törenleri için Konya’ya gidiyor, geliyor ve orada ilk 17
Aralık açıklamalarını yapıyor.
İlk açıklamalarda, Erdoğan’ın skandala ilişkin.. sonra da hiç
sektirmeden izlediği çizgi ve yol haritasının bütün arazları
var.
Bir yandan skandala karşı bütün “ön alan” tedbirleri yönetip
yönlendirirken; bir taraftan da rutin “devlet programını” hiç
kılı oynamadan uygulamaya devam ediyor.
Bu ibretlik çift hatlı trafik sırasında tek kez bile
“tereddüte düşmüyor” ve “tökezlemiyor”.
“Hasarı sıfırlamak” için, hep bir sonraki adımı düşünerek önden
hesap kitap yapıyor.
O kadar ki Bilal, babasının hızına hiç yetişemiyor...
Bunları şimdi iki yıl sonra vakıf olduğumuz engin
“Erdoğan deneyimi ve 17 Aralıkbilgileri” ışığında izlemek hem
bir hayli acı verici, hem de çok ilginç.