“Bizans uzmanı” Silvia
Ronchey “Sultanahmet Meydanı’nın bir tarih
saatininolduğunu” söylüyor.
Aşırı hırslı bir askeri emperyalizmden sorumlu tutulan
İmparator Jüstinyen’e karşı tamı
tamına “11 Ocak 532”de burada “Nika
isyanı” denen bir isyan yaşanmış.
Yunancada “zafer” demek
olan “Nika!” nidalarıyla tarihe geçen isyanın hedefi
Jüstinyen’i alaşağı etmekmiş.
Bizans tarihçisi Ronchey, Sultanahmet’in gerçekte tüm büyük Osmanlı
isyanlarının da merkez üssü olduğunu hatırlatıyor.
1826’da II. Mahmut’a karşı kazan kaldıran
yeniçeri isyanıyla, 1909’daAbdülhamit’in tahttan
indirilmesiyle sonuçlanan ayaklanmaların hep burada patlak
verdiğine dikkat çekiyor.
Türkiye’ye dıştan bakanlar; “saldırı” yeri
olarak “neden Sultanahmet’in seçildiğini”çözmeye
çalışıyorlar, İstanbul ve tüm Türkiye tarihin “çok katmanlı
özeti”sayılabilecek “Sultanahmet”in simge değerini deşifre
etmeye gayret ediyorlar.
Sultanahmet’in seçilmesindeki aşikâr gaye haliyle, tıpkı Tunus ve
Mısır’da önceki IŞİD saldırılarında görüldüğü gibi; turizmi ve
ekonominin bu ana damarı yoluyla rejimin ekonomik istikrarını
mayınlamak.
İç-dış konjonktür
Avrupa basınında pek çok yayın organı, Türkiye’nin terör
saldırılarına bağışıklık kazanmış olmasına karşın bu kez durumun
farklı olduğunu ve bu saldırının“Türkiye’nin kalbine yapılan
bir saldırı” olduğunu vurguluyor.
Frankfurter
Allgemeine Zeitung’dan Reinhard Hermann’ın “İstanbul’da
karyağarsa, Türkiye’nin gerisinde kış olur” sözleri
örneğin bu bağlamda kullanılıyor.
Türkiye’nin yanı sıra Almanya’nın da tabii hedef seçildiği
açık.
Bu konuda yorumlar çeşitli.