Dünyanın gözü yarınki seçimde. İtalya’dan iki gazeteci dostum
konuyla ilgili yazılarını -ola ki gözümden kaçar diye- özel olarak
bana e-postalamışlar…
Repubblica’dan Marco
Ansaldo; “Erdoğan gazetelere savaş
açarak seçime gidiyor” başlığıyla baş sayfadan girdiği konuya iki
tam sayfa açmış.
Cumhuriyet ve Dündar’ın
başına gelenlerden, Aslı Aydıntaşbaş’ın
kovulmasına;BBC, CNN, New
York Times’a yapılan
çıkışlara, Kinzer’ın düşürülen
“hemşeriliğine”, Sedat Ergin’in “Bizden ne
istiyorsunuz?”diye başlayıp, “Neden korkmalıyız ki? Demokratik bir
ülkenin cumhurbaşkanı, vatandaşlarına neden korku ile
yaşamalarından söz etsin? Korku ve demokrasi yan yana gelebilecek
kavramlar mıdır” sorularıyla süren “açık mektubuna” dek...
kampanyada yaşanan tüm baskılara yer veriyor.
‘Otoriterleşme ve macera’
La Stampa’nın baş sayfasında “Türkiye için tarihi
yol ayrımı” başlığını kullanan yakın dostum Roberto
Toscano ise başyazısında Cumhuriyet’in MİT TIR’ları
haberinin nasıl olup ta “hem montaj” ve “hem casusluk” olarak
nitelendirildiğini soruyor.
“Casusluk, tanımı icabı gizli kalması gereken gerçeklerin ifşasını
içerir. Montajın tam tersidir” diyen Toscano, Erdoğan’ın “komplo
şampiyonluğuna” meylettiğini kaydediyor.
“Eski müttefik Fethullah Gülen’in paralel
komploları yetmiyor” diyerek özetle ekliyor: “Erdoğan’a göre New
York Times, BBC, CNN’in de ayrıca bir ‘üst akıl
emrinde’kullanıldığı dünya çapında bir komplo da bulunuyor. Durum
dramatik olmasa komik sayılabilirdi. Ama iç politikadaki
otoriterleşme dış politikada, radikal cihatçılarla deklare edilmese
de görülen maceracı ve tehlikeli hizalanmayla at başı
gidiyor.”
Mısır’da “Müslüman Kardeşler projesinin” iflasının Ankara’yı bu
yöne çektiğine değinen yazar, “Bölgede denge unsuru olması gereken
Türkiye’nin, Erdoğan politikalarıyla tam ters yöne kaydığına”
işaret ediyor.
Yurtdışında seçimlerin bu denli ilgiyle izlenmesinin temel nedeni
bu: dış politikadaki yön kaybıyla içteki otoriterleşmenin
çakışması…