“Artık bizim de bir emirimiz
var” diyor uzun yıllar Ortadoğu muhabirliği yapan New York
Times köşecisi Thomas Friedman dünkü yazısında ve
şunları ekliyor:
“Adı
Donald. Bir velihatımız var:
Jared (damat
Kushner!). Prensesimiz de var.
Adı Ivanka. Şûra (ABD Kongresi)
her dediğine parmak kaldırıyor. Tüm iyi
monarşilerde
olduğu gibi hükümran ailesi, özel işler ile
devlet işleri arasında fark gözetmiyor ve bunu bir çıkar çatışması
olarak görmüyor. Biz ABD değil, artık bir B.A.E, yani yeni bir
Birleşik Amerikan Emirlikleri’yiz!”
Trump’ın Suudi Arabistan’da
başlayarak NATO ve G7’ye uzanan ilk yurtdışı çıkarmasını anlattığım
27 Mayıs tarihli “Sağnak”ta, ABD Başkanı’nın Berlin’le
kanlı bıçaklı olurken Arap şeyhleriyle mutlu mesut bir tablo
çizdiğini belirtmiştim.
ABD’li analistler de bunu söylüyor.
Ünlü tarihçi Francis Fukuyama
örneğin “Trump’ın, Putin
ve Sisi’nin yanında Suudi
Arabistan teokrasisinde çok rahat olduğunu ve demokratik değerleri
sahiplenen Batı’ya sırt çevirmekte hiçbir mahzur görmediğini”
belirtiyor. “Demokrasi”, “insan hakları” gibi Batı’nın
sahip çıktığı değerlerle hiç işi olmayan ABD Başkanı’nın, yükselen
popülizmler konjonktüründe tam bir badire olduğunu ilave
ediyor.
En şişman parazit
Başka hiçbir şey, gittiği her yerde Trump’ın
örneğini sergilediği “paran kadar konuş siyaseti” hakkında
eşzamanlı Batı-Suudi Arabistan gezileri denli net fikir
veremezdi.