“İktidar, ifade
özgürlüğü kısıtlamalarıyla
ilgili suçlamalara karşı kendini
hararetle savunuyor ve hapisteki
gazetecilerin gazetecilik dışı
faaliyetlerden ötürü tutuklandıklarını
ileri sürüyor. Güçlü bir savunma, ama
inandırıcılıktanyoksun: Ne AB, ne ABD, ne
büyük devletlerarası (AGİT, Avrupa
Konseyi, BM)ya da hükümetler dışı örgütler (Sınır
Tanımayan Gazeteciler, İnsan Hakları
İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü,
Uluslararası Yazarlar Birliği,
Gazetecileri Koruma Komitesi) Türk
hükümetinin argümanlarına itibar
etmiyorlar. Çeşitli bakanların tekrar
tekrar giriştikleri kanıtlama çabalarına
rağmen, söylenenlere kimse inanmıyor.
Nafile!”
Bu sözler, Gezi’den
sonra “Türkiye
nereye gidiyor?” başlıklı
bir kitap
yayımlayan Marc Pierini’ye
ait...
AB müzakerelerinin açıldığı yıllarda AB’nin
Türkiye temsilcisi olan Pierini, “hapisteki
gazeteciler” hakkında Türk hükümetinin
yaptığı savunmalar için bu çok keskin ifadeleri
kullanıyor.
Erdoğan’ın
BBC’de Zainab Badawi’ye verdiği
son söyleşiyi izlerken Pierini’nin bu yıllanmış tespitlerini
hatırlamadan edemedim.
15 Temmuz’un birinci yıldönümünde Batı
medyasına art arda söyleşiler veren Erdoğan, son BBC röportajında
bir kez
daha “O gazeteciler
ya terör örgütleriyle hareket
etmişlerdir; ya silah bulundurmaktan
içeri girmişlerdir; ya da birçok yerde
bankamatikleri kırmışlar, buraları
soymuşlardır. (Rağmen)kendilerinin gazeteci olduğunu iddia
etmişlerdir” demekten geri
kalmadı.
Geçen hafta da benzer şekilde gene
CB’nin “Die Zeit”a aynı doğrultuda
verdiği bir söyleşi okuduk.
Orada da “hapisteki
gazeteciler” sorusuna birebir aynı cevabı
veren CB, demir parmaklıklar ardında gazeteci sıfatıyla bulunan
gazetecilerin, gazeteci olmadıklarını söyledi.
Statükonun
ivmesi
Ancak ne var ki yıllardır ısrarla tekrarlanan
bu yanıtların dış dünyadaki etkisi, Türkiye’yi iyi tanıyan Marc
Pierini’nin bizatihi parmak basmış olduğu gibi,
gerçekte “yok
hükmünde”.
Türkiye Batılı odaklarda yapılan
değerlendirmelere nasıl “indimde yok
hükmündedir” deyip öte yana geçiyorsa, karşı
taraf da en üst düzeyde dile getirilen bu
savunmalara “yok
hükmünde” kıvamında kulak
tıkıyor. “Yok