Samsun’da bir biyoloji öğretmeni, 9. sınıftaki bir öğrenciye
arkadaşları önünde sille tokat girişiyor.
Gerçekte bu da insan onurunu ayak altına alan bir tür Guantanamo
işkencesi...
Lise çağındaki öğrenciyi, hoca, önce sınıfın önüne çekiyor; önünde
diz çöktürüyor, saçına yapışarak “Sen benim sözümü nasıl
dinlemezsin ha” diyerek tokatlıyor.
Bir tokat...
Bir tokat, bir tokat daha...
Öğretmen hızını alamıyor.
Ancak ne var ki imaj çağında yaşıyoruz.
Sınıftaki çocuklardan biri, bu görev suiistimalini ve hak (insan
hakları!) ihlalini, cebindeki telefonla belgeliyor.
Görüntü internete düşünce okul müdürü, bu defa, olayı kameraya alan
çocuğun babasını okula çağırarak tehdit ediyor: “O görüntüler
silinmezse, oğlunuzun eğitim hayatı bitecektir!”...
Dikkat çekici olan bu ağır tehdit ve şantaja maruz kalan babanın
“doğrudan şaşmayan” tepkisi.
Baba, şiddete göz yumup tırsmak yerine, haklı bulduğu oğluna aslan
gibi arka çıkıyor. “Oğlunun bir suç işlemediğini, suçu öğrencisine
şiddet uygulayan öğretmenin işlediğini” belirtiyor: “Biz çocuğumuzu
dayak yemesi için öğretmene teslim etmiyoruz” diyor.
Diğer deyişle “eti senin, kemiği benim” anlayışı artık yok. Bitmiş.
Sona ermiş.
Bu görüşlerini tereddütsüz cesaretle ifade etmekten çekinmeyen ve
duruşundan taviz vermeyen babanın demecini sonuna dek izledim.
“Halk adamı” profilindeki sıradan ama gayet bilinçli olan söz
konusu velinin tutarlılığı ile cesaretine hayran kaldım. Yazıya
oturduğum saatler...