Almanya’dan “Die
Welt” Merkel- Erdoğan buluşmasının
ardından;
“Türkiye, Suriye’de tampon bölge oluşturmak istiyordu; şimdi
kendisi tampon oluyor”diye yazdı ve ekledi:
“Muğlak vaatler Merkel’in
Türkiye’ye Kaddafi’nin üstlendiği (AB’nin)
sınır bekçisi rolü biçtiğini gizleyemez!”
Bu çok çarpıcı ifadeler önceki gün Cumhuriyet’in baş sayfasında da
vardı...
Aslında ben bunu Erdoğan daha ay başında Brüksel’e gittiğinde
yazdım:
“Dünya liderliğinden AB sınır
bekçiliğine” başlıklı “Sağnak”ta (6 Ekim), “Reel
politika,Erdoğan’a AB sınırlarının şimdi
bekçiliğini dayatıyor. Bu, 5 yıl önce Kaddafi’ye
biçilenyerdi” demiş; “Ankara’yı bekleyen
kirli anlaşma” başlıklı sonraki yazımda
da“Kaddafi’ye” bu “kirli” sınır bekçiliği rolünün
nasıl teslim edildiğini anlatmıştım...
Ancak “kampları” anlatmaya fırsat olmadı. Onu da bu
yazıda tamamlayım...
Öyle ya; “Kaddafi’nin rolü” denen bu “sınır
bekçiliği düzeni” ve de o kamplar, acaba ne ifade ediyor?
‘Dıştan’ denetim...
Buna “outsourcing”, diğer deyişle “sınırların denetiminin
dıştan sağlanması” deniyor.
İtalya, çiğnenmesi mümkün olmayan anayasal haklar ve insan hakları
gerekçeleri ile“güney sahillerinin kontrolünü”, kendisinin doğrudan
başvuramayacağı yöntemlerle denetleme işini Kaddafi’ye
devretmişti.
2008’de Kaddafi ile yürürlüğe giren “sınır
kontrolü” düzenince, aynen şimdi AB ve Merkel tarafından
Türkiye’ye önerilen biçimde; İtalya’nın güney sahil şeridi
Kaddafi’nin güvenlik güçleri
ile “ortaklaşa” korunuyordu.