Ahmet Hakan,
Kılıçdaroğlu’nun “Times” gazetesine
verdiği “Özgür bir ruhum olduğu
gerçeği ile baş
edemiyorlar” demecini pek eğlendirici
bulmuş.
Yazar bu açıklamayı okuyunca şu üç şeyi
yaptığını anlatıyor:
“BİR: İçtiğim kahveyi
püskürttüm.
İKİ: ‘Baba
Zula’nın destansı ‘Özgür
Ruh’ şarkısını
dinledim.
ÜÇ: Nil
Karaibrahimgil’in ‘Hazır kaaart/ Hazır
kaaaart’ reklamını
anımsadım.”
Hakan’ın bu satırlarını
okuyunca “Güleriz ağlanacak
halimize” deyiminin niçin bu topraklardan
çıktığını anladım...
Hürriyet yazarı,
Kılıçdaroğlu’nun “özgür ruh” ifadesini
anlaşılan öyle iddialı bulmuş ki, kahvesini yutamadan
püskürtmüş.
Oysa birebir kendisi 20 gün önce Kılıçdaroğlu
ile Adalet Yürüyüşü’nde etraflı bir röportaj yapmış; CHP Genel
Başkanı’nın niye/ niçin/nasıl “duvara
karşı” çok zorlu bir yürüyüş katettiğini
tefrika etmişti.
“Asfaltta yumurta
pişer” sözüyle tanımladığı olağanüstü çöl
sıcağında 69 yaşındaki liderin dirençli mücadelesini uzun uzadıya
anlatan yazar; “Bıraksanız koca
İpek Yolu’nu katedecek
gibi... Mao’nun Uzun
Yürüyüşü ile.. Gandhi’nin
Tuz Yürüyüşü’nün cebelleşen
hali” gibi ifadeler kullanmaktan da
kaçınmamıştı.
Şimdi bu ne perhiz ne lahana
turşusu?
Duyarsızlıkta
tavan
İnsan, örneklerine yalnız Türkiye’de
rastladığımız bu başdöndürücü fırıldaklığın hızına yetişmekte
zorlanıyor.
Dün, “(Kılıçdaroğlu)
geceleri ayaklarını tuzlu, sirkeli,
ilaçlı üç tür suda
dinlendirerek yürüyor” güzellemeleri
yaz; dön sonra bu yolculuğu yapan
insanı “Hazır
kaaart” reklamı göndermesiyle bodoslomadan
ti’ye al.
Niye?