Beatles’ın unutulmaz “Eleanor Rigby” şarkısını hatırladınız
mı?
“Ah şu yalnız insanlara bak!” diye başlar o benzersiz şarkı; “Bütün
o yalnızlar nereden geliyorlar? Bütün o yalnız insanlar nereye
aitler?”
Joan Baez’den, Ray Charles’a ve
şahane yorumuyla Aretha Franklin’e dek tüm
büyüklerin okuduğu; Londra Senfoni Orkestrası’na dek en büyük
orkestraların seslendirdiği, pop-müzikte sıra dışı bir dönemeç
olarak görülen muhteşem şarkı meğer İngiltere’nin en köklü
paradigmalarından birine parmak basıyormuş: Yalnızlık!
“Ada ülkesi” olmasından mıdır… yalnızlık belli ki İngiltere’de
alabildiğine yaygın bir sorun.
Yaşamın uzamasını ve yaşlılık yıllarının katlanmasını, aile
bağlarının çözülmesini, gevşemesini üstüne ekleyin… Yalnızlık
kişisel bir mesele olmaktan çıkıp toplumsal mesele haline
geliyor.
İngiltere’de bugüne bugün nüfusun yüzde 14’üne karşılık gelen “9
milyonluk bir yalnızlar ordusu” var.
Yalnız derken... Bunların bir kısmı, günlerce kimseyi görmeden
yaşıyorlar.
Üstelik kafalara çelik tencere kapağı gibi geçen koyu gri ve
yağmurlu bir gök altında yaşamlarını sürdürüyorlar.
Bunlar sadece resmi rakamlar.
Beatles’ın yarım asır önce, “Bütün o yalnız insanlar nereden
geliyor?” diye sorguladığı yalnızların gerçek sayısı aslında bu
rakamın da üstünde.
Aile ya da toplum üzerinde “yük”e dönüşmekten çekinen çok sayıda
yaşlı, yalnızlığını zira itiraf bile etmekten çekiniyor. İngiltere
de yetişkinlerin yarısının, “yalnızlığı itiraf etmenin” başlı
başına zor olduğunu söylediği belirtiliyor.
Doktorla...