Sömürgecilik bilançosu için Cezayir’den özür dilemesi
istendiğinde Fransa’nın cumhurbaşkanı Sarkozy açık ve net;
“Babalarının hatalarından çocuklar sorumlu tutulamaz” demişti.
Türkiye’nin de yıllar önce yapması gereken buydu.
“Ermeni meselesi”nin ısıtıldığı kırk yıl içinde Türkiye neden bunu
yapmadı; “babalar” ve “çocuklar” arasına neden çizgi çekmedi ve
neden “T.C., kuruluşundan önceki hatalı politikalardan sorumlu
tutulamaz!” demeyi beceremedi bilmiyorum.
Bu yapılsaydı, bugünkü tırmanışın önü kesilebilirdi.
Ama şimdi işler artık bu noktaya geldikten sonra “soykırım”ı
tanımaktan başka hiçbir şey; “geçmişle yüzleşmek adına” yeterli
görülmeyecek; tabiri caizse “kesmeyecek”tir.
Toprak taleplerine atıf
Papa’sından Putin’ine, Avrupa Parlamentosu’na dek uluslararası
sistemin iri aktörleri Türkiye’nin önüne “soykırım dosyası”nı
koyuyor.
“Korkmayın. Adı ne olursa olsun tarihin bu kara sayfasıyla
yüzleşin!” demek kolay.
Uluslararası sistemin Türkiye’den bundan böyle beklediği şey ne ki
bu “kara sayfayla kendi meşrebine göre yüzleşmesi” değil; adı, sanı
ve beraberindeki sonuçlarıyla birlikte “soykırım”la
yüzleşmesidir.
“Soykırımla yüzleşme ardından tazminat ve toprak talepleri”
gelmeyeceği beklentisi, ne yazık ki gerçekçi değil…