O yıllarda biz Anadolu gençleri için üniversite, büyük şehirlere kapak atma fırsatıydı.
Ben de kimseye çaktırmadan bütün formu İstanbul’daki okullarla doldurmuştum. (O zaman okullar, imtihandan önce seçilirdi.)
Meslek lisesi mezunu olarak mühendislik kazanamazmışım, İstanbul’un en belalı okulunu yazmışım kimin umurunda...
Nitekim sonuçlar açıklandığında İstanbul beni çağırıyordu.
Hevesle kaydımızı yaptırdık. Hatta aynı binada kimya mühendisliği de olduğunu duyunca, bu okulu seçtiğimize sevindik.
Kısa süre sonra eğitim başladı ve gerçekle yüzleştik.