Sayın Ulf Poschardt,
Yayın yönetmenliğini yaptığınız Welt Gazetesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben bir mektup yayınladınız.
Mektubunuzda Deniz Yücel’in Türkiye’yi çok seven bir gazeteci olduğunu, tutuklanmasını anlayamadığınızı ve çok endişelendiğinizi belirtiyor, “Bir hukuk devleti olan ülkenizde adil yargılama yapılacağına” inancınızı dile getiriyorsunuz.
Devamında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Deniz Yücel’in serbest bırakılmasını sağlayarak, Türkiye Almanya ilişkilerini iyileştirme yönünde bir sinyal verebilirsiniz” diyorsunuz.
Kısaca, “Almanya ile ilişkileri düzeltmek istiyorsanız Deniz Yücel’i serbest bırakın” diyorsunuz.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “1999’da politik karşıtlarınız sizi orada görmek istediği için hapse girdiniz. Böyle bir cezanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz” diyerek, Deniz Yücel’in de “politik karşıtları tarafından haksız yere tutuklandığını” ima ediyorsunuz.
Son bölümde ise Kur’an’dan yaptığınızı belirttiğiniz kendi amacınıza yönelik alıntı ile “adil karar” telkininde bulunuyor ve mektubunuzu, “Beni sevindirecek cevabınızı bekliyorum” cümlesiyle bitiriyorsunuz.
Bu hatayı nasıl yaptınız Herr Ulf?
Sayın meslektaşım, her şeyden önce; Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan böyle bir talepte bulunmanız büyük bir hatadır.
Zira bu talebiniz, “Bizim ülkemizde de ‘Yargı bağımsız’ filan derler ama ülkeyi yönetenler gerek gördüklerinde müdahale ederler. Siz de müdahale edin ve Deniz’i gönderin” veya “Almanya hukuk devleti ama siz müstemlekesiniz, kitabına uydurun Deniz’i gönderin” anlamına gelir ki, her biri diğerinden beter bir skandaldır…
Sürekli “hukuka saygı”dan bahseden medeni (!) Avrupa’nın önde gelen şahsiyetlerinden biri olarak, yargıya intikal etmiş bir konuya müdahale edilmesini istemeniz çok düşündürücü.