Adı ve terör yöntemi ne olursa olsun bütün taşeron örgütlerin nihai hedefi Türkiye’yi Suriyeleştirmektir.
Milletin, “Bizi düşmandan koru” diye verdiği tankları milletin üzerine süren satılmışlarla, çocuk-kadın demeden ölüm kusan katillerin hiçbir farkı yoktur.
Dolayısıyla FETÖ darbecilerine karşı gösterilen muhteşem duruş, PKK’dan PYD ve DAEŞ’e bütün örgütler karşısında da sürdürülmelidir.
Birine gösterilecek müsamaha bütün terör örgütlerine destek demektir.
Yani, “PYD Fırat’ı geçecek, siz de mal mal bakacaksınız” demek, TBMM’de birlikte siyaset yaptığı Kemal Kılıçdaroğlu’na roketatarı doğrultan “PKK’lı teröriste mal mal bakmak”la aynı şeydir.
Gazeteci, siyasetçi, akademisyen veya sanatçı maskesi altında PKK destekçiliği yapmakla FETÖ veya DAEŞ lejyonerlerini savunmanın hiçbir farkı yoktur.
Dolayısıyla bu vatanı önemseyen herkesin bütün farklılıkları rafa kaldırıp, terörün ve bozgunculuğun her çeşidine karşı dimdik durması gerekir.
İyi temizlenmeli ve tekrar kirletilmemeli
Devletin, FETÖ ile mücadelede kumpaslara boyun eğerek yeni mağduriyetler oluşturması milletin güvenini sarsar ve bütünlüğümüzü zedeler.
Bu mücadele sakin ama kararlı, adil ve şuurlu bir şekilde yürütülmelidir.
Böyle bir mücadelede sıfır hata elbette mümkün değildir ama sistem sağlıklı yöntemler üzerine kurmalıdır.
Bunun da en basit yolu önce devletin üst kademelerindeki FETÖ’cüleri temizleyerek işleyişi ve tasfiyeyi yeni FETÖ kumpaslarından kurtarmaktır.