Bugün bayram... İstanbul’un en güzel günleri...
Alışılmadık derecede sakin yollardan hızla akarak gazeteye ulaştım...
Bugün buralar da çok sakin.
Üç gazete ve iki TV ekibine iki çikolata yetti de arttı bile.
Patron, bu işlerin bu kadar kişi ile yürüdüğünü görse, “Madem öyle, her gün bayram olsun” diyebilir.
Herkesle bayramlaştıktan sonra yazı yazmak için bilgisayarın başına oturdum.
Bayram ortamı beni gerilere götürmüştü.
İlk yıllarımı, basamadığımız “Bayram” gazetelerini, yapamadığımız bayramları düşündüm...
Ve içimi bir hüzün kapladı.
“Nostalji”nin, yaşlandığınızı hatırlatmak gibi bir yan etkisi var elbette ama benimki çok daha ağır bir tür sanırım.
“Aleme bayram düğün, bize soradan bir gün...” bedbahtlığı filan da olamaz.
Çünkü, birkaç istisna dışında bugünkünden farklı bir bayram geçirdiğimi hatırlamıyorum.
Zira, sayfa editörlüğü gazeteler için olmazsa olmaz kadrolardandır ve “Çalışanın işine, konuşanın maaşına zam yapılan yer” diye tarif edilen Babıali’de, ‘uyumlu’ mizaç, daha çok bayram nöbeti ile ödüllendirilirdi:)
Bilahare yöneticilik dönemim başladı ama “Müdür olunca izin yaparım” hayallerim de gerçekleşmedi.
Gerçi artık bana nöbet yazan yoktu ama laf zamanında, “Biz bir aileyiz” deyip, bayramda ‘aile’yi ‘reis’siz bırakmak tarzımapek uymadı.
“Ya öbür aile” diyorsanız, onlar gazeteciliğin, ‘ikinci aile’ olmayı asla kabul etmediğini çoktan öğrendi.
Bu mesleği bitirdiler...
Uzatmayalım, zaman ve mekan değişse de bizde bayramlar değişmiyor. Bir aylık kahvaltı hasreti giderildikten sonra diğer ailenin yolunu tutuyoruz.
O halde nedir bu bayram günü içimi kaplayan karamsarlık?..
(Aklınızdan bile geçirmeyin... Hayatım boyunca meslekî memnuniyetimi hiç bir zaman maddi birimlerle ölçmedim:)
O halde beni kahreden bir hatıra mı zihnimde canlandı dersiniz?..
Evet gazetecilik size bayramı bile çok gören bir iş olabilir ama on defa daha meslek seçsem hiç düşünmeden “Evet” diyeceğim bir meslekti gazetecilik.
Yorulmak mı?.. Asla...
36. yılına girdiğim meslek hayatımda tek günlük hafta iznin bile fazla geldiği çok olmuştur.
Yılmak mı?.. Asla...