''Millî Eğitim'de (geçmişe izafeten) altın çağı yaşıyoruz'' diyebiliriz. Çok şükür, artık; az konuşup çok çalışan bir bakanımız var. Eğitimde kangren olmuş pek çok mesele çözülmüş veya masaya yatırılmış durumdadır.
''Türkiye'de Eğitimin 20 Yılı (2000-2019)'' adlı bir kitap, genel anlamda ve iller bazında alınan mesafeyi net ifade ediyor.
Öncelikle eğitim yaygınlaştırılırken, okul ve dersliklerin mukayese kabul etmez oranda artması sayesinde sınıflardaki öğrenci sayısı çok azaldı. Bu, konforlu eğitimin yanı sıra, öğretmenlerin; öğrencilere daha fazla vakit ayırabilmesi anlamına geldiğinden, eğitim kalitesine doğrudan etki eden bir gelişmedir.
Zaten 3,4 milyar TL olan Millî Eğitim bütçesinin 113,8 milyara ulaşması, öğrenci başına düşen toplam bütçenin ise 6 bin 240 TL'ye yükselmiş olması her şeyi izah etmektedir.
Tabii ki yatırım ve bütçe tek başına kriter değildir. Ama bu iyileştirmelerin, PISA ve TIMSS performansları nezdinde eğitim kalitesi