İlk ‘seçim hükümeti’miz hayırlı olsun.
Üç ayda savrulduğumuz yere bakar mısınız?
İstikrarlı bir ülke iken, hiçbir koalisyonu dahi üretemediği için ‘izharlı’ olarak seçime giden bir ülkeye dönüştük.
Çünkü 7 Haziran seçimlerine, AK Parti’yi alaşağı etmeyi hedefleyen bir koalisyonla gittiler.
Olabilir... Helali hoş olsun...
Ne var ki bu koalisyon, ülkeyi daha iyi yönetmeye değil, çok farklı görüş ve çizgideki birçok kesimin, sırf “Erdoğan kini” ile motive edildiği, sadece yıkıcılığa odaklı bir şer ittifakıydı.
Oysa seçim öncesi bütün gayri millî kesimlerin desteğiyle üç parti arasında yaşanan ateşli flört, seçimden sonra da nikahla sonuçlanmalıydı!..
Nitekim Sayın Kılıçdaroğlu bu beklentiyle “Hükümet muhalif cephenin hakkı” dedi.
Bu şer ittifakı, çağırdıkları kötü ruhların lanetine uğramış olacak ki, kurtulmak için bin bir plan yaptıkları AK Parti olmadan hiçbir şey yapamıyorlardı!..
Aşk evliliği yapamayacağını anlayan Kılıçdaroğlu, mantık evliliğine de razı oldu ve ak-gök ayırımı yapmaksızın nasibini beklemeye başladı...
İnersin gönül inersin...
Talip de kapıyı çaldı ama bu kadar yıldır aynı çatı altında olmalarına rağmen birbirlerini hiç tanıyamamış olacaklar ki, o değerli günleri“istikşaf” yani birbirlerini keşfetmek için harcadılar!
Tanıyınca da nişan attılar... Ve her ayrılanlar gibi birbirlerini suçladılar.