Aylardır Doğu Akdeniz’deki millî menfaatlerimizi korumak için mücadele ediyoruz. Sadece, deniz hukuku ve hakkaniyet ilkesinin bize verdiği hakkı kullanmak istiyoruz ve haklıyız. Nitekim hiçbir kimse “Türkiye hukuksuz arama yapıyor” diyemiyor.
O halde problem ne? Problem, Avrupa’nın gücüyle Ege Denizi’ni yutan Yunanistan’ın, şimdi de Akdeniz’de karşımıza dikilmesidir.
Lozan’da Rıza Nur’un, “Ufak ve kayalık bir yermiş; neye yarayacak” dediği ve İsmet Paşa’nın da “Asya kıyısına yakınlığı sebebiyle Türkiye’ye bırakılacak adalar listesi”ne yazmayı unuttuğu için İngilizlerin Yunan’a bağışladığı(!) “Meis” adeta bütün Haçlı şövalyelerin toplandığı bir “korsan adası”na dönüştü.
Yunanistan sadece “Haçlının Hacivat’ı” rolü üstlenmiştir. Mitçotakis’i oynatan ipin bir ucu Brüksel’de diğer ucu ise Washington’dadır. Türkiye, üzerimize salınan bu şımarığı bırakıp, salanlarla hesaplaşmak zorundadır. Çünkü aslolan, Haçlı Batı’nın savaşıdır.