Beni tanıyanlar iyi bilirler, tanımayanlar için de ben söyleyeyim; kendi değerlerim kadar başkalarının değerlerine de saygı duyan, ifade özgürlüğünü savunan biriyim... Durum böyleyken, ne zaman “özgürlük” lafı duysam tüylerim diken diken olur.
Üniversite yıllarımda dine, dindarlara karşı her türlü hakarete ‘özgürlük’ deniyordu.
PKK terörüyle tanıştığımız yıllarda ise teröristlerin, bazı gazete sayfalarında ‘özgürlükçü’ olarak yer aldığını görmüş ve çok şaşırmıştım...
Yayın yöneticiliği yaptığım 1995 yılından bu yana adeta akıntının aksi yönüne gider gibi terör haberlerini abartmadan yayınlamaya çalıştım. Çoğu meslektaşımız ise ısrarla yürüttüğü tahrip gücü yüksek yayıncılığı ‘halkın haber alma özgürlüğü’ ve ‘basın özgürlüğü’ ile savunuyorlardı.
Hatta gazeteci kimliğine bürünmüş katil, hırsız, terörist herkes ‘basın özgürlüğü’ ile selamete eriyordu!..
Ne gariptir ki, meslek kuruluşlarımız da aynı kafadaydı.