Siz bu satırları okurken biz de Allah izin verirse; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkemizi temsil edeceği NATO Zirvesi’nde olacağız.
Bu gezi, batı kaynaklı; “Hayır çıkacak, Erdoğan bitecek” algı operasyonlarını yerle bir eden 16 Nisan zaferinin hemen peşinden başlayan, “Evet, nerede kalmıştık” turunun son durağıdır. Ve her biri ayrı stratejik öneme haizdir.
Özellikle ABD gezisi, muhatabı ve muhtevası açısından en çok konuştuğumuz gezi oldu.
Sayın Erdoğan’ın, “Virgül değil, nokta koymaya gidiyoruz” açıklaması geziyi çok daha önemli hale getirdi.
Nitekim ABD tarafının “Taktiksel ve geçici bir destek” ifadesi dışında tatmin edici bir açıklama getiremediği PYD terör örgütünü destekleme ısrarı karşısında, Sayın Erdoğan Türkiye’nin olmazsa olmazlarını net ve çarpıcı ifadelerle dile getirdi.
Yüzeysel değerlendirmelerin aksine, bu kararlı duruş gerçekten “nokta” koymaktır.
Zira, Türkiye’nin; daha önce ilan ettiği yeni güvenlik doktrinini PYD’ye de aynen DEAŞ’a olduğu gibi uygulayabilmesi, şu ortamda ABD karşısındaki en büyük diplomatik zaferi demektir.
Şimdi sıra Avrupa’da
Hareketli gündemimizden dolayı fazla gündem oluşturmadı ama bence ABD gezisinden daha kapsamlı ve daha belirleyici bir geziye çıkıyoruz.
Çünkü, savunmamızı güçlendirmesi için girdiğimiz ama tam aksine, her dönemde darbecilere verdiği destek ile gündeme gelen NATO hakkında söyleyecek çok şeyimiz var.
Ayrıca ev sahibi Avrupa ile de 15 Temmuz’dan kalan ve 16 Nisan öncesinde iyice kabaran bir hesabımız var.