Bu seçimlerin tam bir vaat yarışına döndüğünü gören sayın Süleyman Demirel sanırım yerinde duramıyor, “Bizim dönem geri döndü, meydanlara çıkıp vaatlerimi sıralasam, bunların hepsi yaya kalır” diyordur...
Perdeyi CHP açtı...
AK Parti’nin yaklaşık 13 yıldır uyguladığı sıkı para politikasından memnun olmayanlara yönelik bir seçim stratejisi geliştirdiler.
Gerçi sayın Kılıçdaroğlu, “Sözüm söz, benim adım Kemal...”den başka ciddi bir argüman ortaya koyamasa da üzerinde konuşulabilecek şeylerdi. Malum medya da mal bulmuş mağrip gibi üzerine atladı. Önce bol bol konuştular, sonra da “Çok konuşuluyor” tespiti yaptılar!
Diğer partiler de bu havanın cazibesine kapıldı ve seçim beyannamelerini açık arttırmalı vaatlerle ‘güncelleyerek’ açıkladı!
Artık malum medya ve paralellerindeki yeni yandaşları cazip bir konu bulmuştu! Nasıl olsa toplumda halinden memnun olmayan çoktu...
Teşhis doğru, tedavi berbat...
Yaşam standartlarımız sürekli yükseliyor ve buna bağlı olarak ‘zaruri ihtiyaç’ların nitelikleri de değişiyor. Eskiden Doğan marka otomobile binmek bir statü göstergesiydi ama şimdi neredeyse o araçların trafiğe çıkmasını çok görenler var.
Daha iyi şartlarda yaşamak elbette herkesin hakkıdır.
Yani bu milletten oy isteyen partilerin, seçmenlerinin sıkıntılarını dile getirmesi gayet normaldir.
Ama bunlar sadece hoş vaatlerle çözülecek kadar basit problemler değildir.
Bu noktadaki samimiyetin ölçüsü, yapılan vaatlerin ciddiyetiyle orantılıdır.