Yeni yönetim sistemi, Türkiye halkının Kurtuluş Savaşı’nda elde ettiği zaferin, çok gecikmiş bir tapulama işlemidir.
Halk bu finale kolay gelmemiştir.
Kurtuluş döneminin bütün yükünü taşıyan Türkiye mozaiği, “kuruluş” sürecinde, dini ve etnik blokajlara maruz kalmış, dışlanmıştır.
Devşirilen zeki çocuklar köy enstitülerinde, milletten kopuk bir nesil olarak yetiştirilmiş ve “milleti hizaya getirmek için” bürokrasiye yerleştirilmişlerdir.
27 yıl boyunca, yabancı bir ülkede, en temel hak olan inanç
özgürlüğünden bile mahrum kalan bir mülteci muamelesi gören bu gazi
millet, çok partili seçime izin verilen 1950’de oyları ile “Beyaz
İhtilal” yapmış ve bu zalimlerin pabucunu dama atmıştır.
Ne var ki, milletin bu demokrasi balayı kısa sürmüş, zalim
zihniyet, on yıl önce sandıkta kaybettiği iktidarı 1960’ta silahla
geri almıştır.
Ama bu asil millet yine “Darbeye karşı inadına demokrasi” demiş ve sadece beş yıl sonra DP’nin devamı olan AP’yi iktidara getirmiştir.
Darbecilere sağlı-sollu kroşeler...
Millet, darbeciler karşısında siyaset üstü bir duruş sergiliyordu. 60 darbesine “sağ iktidar” diye nitelendirilebilecek bir kadroyu kalkan yapan halk, 1972 muhtırasına ise Bülent Ecevit’in şahsında ve demokratik sol platformunda bir blok oluşturmuştu.