Cumhurbaşkanı ve partisi ülkenin içinde
bulunduğu feci durumu gözden ırak tutmak için,
gündemi ‘din
eksenli’ tartışmalar etrafında yoğunlaştırma
başarısını sürdürüyor.
Müfredatın ‘cihat’ kavramını
içermesi ve müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi bunlar
arasında. Maalesef, muhalif çevreler de aynı değirmene su taşımak
konusunda son derece hevesli.
Yok, din eksenli düzenlemeler hiç tartışılmasın
demiyorum, itirazı olan bunları açıkça tartışmalı ama en azından
muhalefetin bu konularda boğulma riskini dikkate almalı. Dahası,
ekranlarda anlamsız bağırış çağırış yerine, itirazların makul bir
çerçevede tutulmasına özen göstermeli. Aslında, insanlara dini
görüş dayatmanın en ciddi örneği imam hatip liselerinin düz
liselerin yerini alması yönündeki gayretler idi. Pek çok insan,
istemediği halde çocuğunu, pek çok mahalde tek seçenek haline gelen
imam hatip liselerine göndermek durumunda kalmaktan şikâyetçi ve bu
sorun ciddiyetini koruyor.
‘Cihat’ kavramına
gelince, iktidar radikal yorumlara karşı, cihat’ın geniş anlamını
öğretmek iddiasında ama zaten Türkiye’de cihat’ı radikal tanımı ile
anlayıp, soluğu radikal örgütlerde almak gibi geniş çaplı bir sorun
yok. Bu
durumda, ‘cihat’, radikalizmi
önermekten ziyade, dini/milli militarizmi vurgulayan bir kavram
olarak öne çıkmış
oluyor. ‘Şehitlik’ kavramı
için de aynı şeyi söylemek mümkün, bu kavram çerçevesinde,
vatanseverlik militerleşiyor, ölme/öldürme hayatın merkezine
yerleşiyor. Ancak, bu kavram
iyice ‘tabu’ mahiyetinde
olduğu için kimse kurcalamaya cesaret edemiyor, ölümü değil, yaşamı
kutsama, vatanseverliği bu çerçevede kurma itirazından uzak
duruluyor.